Will you show me the way to the bank?
- Bana bankaya giden yolu gösterir misiniz?
The show will be on the air at 7 p.m.
- Gösteri akşam saat yedide yayında olacak.
My favourite show is Desperate Housewives.
- Benim en sevdiğim gösteri Umutsuz Ev kadınları.
The house shows signs of neglect.
- Ev bakımsızlık belirtileri gösteriyor.
There were no tickets available for Friday's performance.
- Cuma gösterisi için mevcut hiç bilet yoktu.
Tom didn't clap after Mary's performance.
- Tom Mary'nin gösterisinden sonra alkışlamadı.
Would you mind showing me that?
- Onu bana gösterir misin?
Do you think they will invite us to the film showing?
- Sence bizi film gösterimine davet edecekler mi?
The exhibition caused a minor scandal.
- Gösteri küçük çaplı bir rezalet çıkardı.
Sami's band was playing a show in Cairo.
- Sami'nin grubu Kahire'de bir gösteri yapıyordu.
Because of some technical problem, a movie was shown in place of the announced program.
- Bir teknik sorun nedeniyle, ilan edilen programın yerine bir film gösterildi.
We enjoyed watching a circus parade.
- Sirk gösterilerini izlerken eğlendik.
I enjoyed watching the circus parade.
- Sirk gösterisini izlemekten zevk aldım.
The leader dismissed the demonstrators in the park.
- Lider parktaki göstericileri görevden attı.
There were demonstrations against the government by Japanese university students in the 1960's.
- 1960'larda Japon üniversite öğrencileri tarafından hükümete karşı yapılan gösteriler vardı.
In the 1960's, Japanese college students demonstrated against their government.
- 1960'larda, Japon üniversite öğrencileri kendi hükümetlerine karşı gösteri düzenlediler.
The situation in Afghanistan demonstrates America's goals, and our need to work together.
- Afganistan'daki durum, Amerika'nın hedeflerini ve birlikte çalışmamız gerektiğini gösteriyor.
The protesters burnt down the synagogue.
- Göstericiler sinagogu ateşe verdiler.
He probably meant that people only go to demonstrations to show themselves and not to protest.
- Muhtemelen insanların gösterilere protesto etmek için değil, sadece kendilerini göstermek için gittiklerini demek istiyor.
Bull fighting is a very interesting spectacle.
- Boğa güreşi çok ilginç bir gösteridir.
A strange spectacle happened before my eyes.
- Gözlerimin önünde tuhaf bir gösteri oldu.
Answers display different degrees of understanding.
- Cevaplar, anlama yetisinin farklı derecelerini gösterir.
He never made a display of his learning.
- O asla öğrendikleri ile ilgili bir gösteri yapmadı.
Did the union participate in the demonstration?
- Sendika gösteriye katıldı mı?
There were demonstrations against the government by Japanese university students in the 1960's.
- 1960'larda Japon üniversite öğrencileri tarafından hükümete karşı yapılan gösteriler vardı.
He probably meant that people go to demonstrations just to show up instead of actually protesting.
- O, muhtemelen insanların gerçekten protesto yapmak yerine sadece boy göstermek için gösterilere gittiklerini kastediyordu.
They promised to stop their demonstrations.
- Onlar gösterilerini durdurmaya söz verdi.