Phenolphthalein is an indicator used in acid-base titrations.
- Fenolftalein asit baz titrasyonlarında kullanılan bir göstergedir.
The circulation, as is known, is the main indicator of the periodical's authoritativeness.
- Dolaşım, bilindiği gibi, derginin otoriterliğinin ana göstergesidir.
Tom looked down at the fuel gauge.
- Tom benzin göstergesine baktı.
The fuel gauge is broken.
- Yakıt göstergesi bozuldu.
He gave me this doll in token of his gratitude.
- Minnettarlık göstergesi olarak bana bu bebeği verdi.
This is a small token of my gratitude.
- Bu minnettarlığımı küçük bir göstergesidir.
His victory at this age in an international competition is a good indication of a bright future.
- Uluslararası bir yarışmada bu yaştaki zaferi parlak bir geleceğin iyi bir göstergesidir.
Vermilion is one the signifiers of Chinese culture.
- Parlak kırmızı, Çin kültürünün göstergelerinden biridir.
His sense of humor was self-deprecating, a sign of his low self-esteem.
- Espri anlayışı, düşük öz saygısının bir göstergesi olarak, kendini aşağılamak üzerine kuruluydu.