görmeyerek

listen to the pronunciation of görmeyerek
Türkisch - Englisch
blindly
Without consideration or question

The mediocre mind is incapable of understanding the man who refuses to bow blindly to conventional prejudices and chooses instead to express his opinions courageously and honestly.

In a blind manner; without sight; sightlessly
{a} tamely, simply, without judgement
without preparation or reflection; without a rational basis; "they bought the car blindly"; "he picked a wife blindly" without seeing or looking; "he felt around his desk blindly
Without sight, discernment, or understanding; without thought, investigation, knowledge, or purpose of one's own
without preparation or reflection; without a rational basis; "they bought the car blindly"; "he picked a wife blindly"
without seeing or looking; "he felt around his desk blindly"
in a blind manner, as one who cannot see
without seeing or looking; "he felt around his desk blindly
disapproval If you say that someone does something blindly, you mean that they do it without having enough information, or without thinking about it. Don't just blindly follow what the banker says Without adequate information, many students choose a college almost blindly. see also blind
gör
saw

They saw a strange animal there. - Onlar orada garip bir hayvan gördü.

I saw her somewhere two years ago. - Onu ben iki yıl önce bir yerde gördüm.

gör
{f} sighted
gör
{f} seeing

Seeing that she was not excited at the news, she must have known it. - O, habere heyecanlanmadığına göre, onu önceden biliyor olmalı.

I remember seeing you all somewhere. - Hepinizi bir yerde gördüğümü hatırlıyorum.

gör
see

Love is seeing her in your dreams. - Aşk onu rüyalarında görmektir.

Mary decided never to see him any more. - Mary artık onu asla görmemeye karar verdi.

gör
{f} seen

I had never seen a panda until I went to China. - Çin'e gidene kadar hiç panda görmemiştim.

Germs can only be seen with the aid of a microscope. - Mikroplar sadece bir mikroskop yardımıyla görülebilir.

gör
{f} view

His parents' view was that he was wasting his earnings on a silly girl. - Ebeveynlerinin görüşü onun kazandıklarını aptal bir kıza harcamasıydı.

Image Viewer is an image viewing software. This software is a very small program. This software has basic functions only. This is translatable by Tatoeba Project users. - Image Viewer bir resim görüntüleme yazılımıdır. Bu yazılım çok küçük bir programdır. Bu yazılımda sadece basit fonksiyonlar var. Bu, Tatoeba Project kullanıcıları tarafından çevrilebilir.

gör
catch sight of

He happened to catch sight of a rare butterfly. - Tesadüfen nadir bir kelebeği gördü.

gör
{f} sight

The sight of fresh lobster gave me an appetite. - Taze ıstakozun görünüşü iştahımı açtı.

He fell in love with her at first sight. - İlk görüşte ona âşık oldu.

gör
{f} viewing

Image Viewer is an image viewing software. This software is a very small program. This software has basic functions only. This is translatable by Tatoeba Project users. - Image Viewer bir resim görüntüleme yazılımıdır. Bu yazılım çok küçük bir programdır. Bu yazılımda sadece basit fonksiyonlar var. Bu, Tatoeba Project kullanıcıları tarafından çevrilebilir.

Deutsch - Türkisch

Definition von görmeyerek im Deutsch Türkisch wörterbuch

Gör
yumurcak, afacan (kiz)
Gör
(-e/) n l. kücük cocuk
Schwedisch - Türkisch

Definition von görmeyerek im Schwedisch Türkisch wörterbuch

Gör
hazırlayın
Gör
olun
Gör
yapın
Gör
yapık
gör
yapıyor
gör
kılan
görmeyerek
Favoriten