göz göre göre öldü.
Cut your coat according to your cloth.
- Ayağını yorganına göre uzat.
All answers must be written according to the instructions.
- Bütün cevaplar talimatlara göre yazılmalıdır.
Cut your coat according to your cloth.
- Ayağını yorganına göre uzat.
All answers must be written according to the instructions.
- Bütün cevaplar talimatlara göre yazılmalıdır.
You are everything to me.
- Sen bana göre her şeysin.
She is senior to me by three years.
- O, bana göre üç yıl kıdemli.
Tom apparently believed what Mary said.
- Tom görünüşe göre Mary'nin söylediğine inandı.
Apparently, the bus is late.
- Görünüşe göre, otobüs geç kaldı.
You don't always have to say what's on your mind; sometimes tact trumps candor.
- Aklında ne olduğunu her zaman söylemek zorunda değilsin; bazen ortama göre davranma tarafsızlığı bastırır.
From my point of view, Australia is one of the best countries in the world.
- Bana göre, Avustralya, dünyanın en iyi ülkelerden biridir.
In my opinion, French is a hard language to learn.
- Bana göre, Fransızca öğrenmek için zor bir dil.
That's an ugly building, in my opinion.
- Bana göre, o, biçimsiz bir bina.
Plan your life accordingly.
- Hayatınızı buna göre planlayın.
You can't understand how much I love Mary, right?
- Mary'yi ne kadar sevdiğimi göremiyorsun, değil mi?
According to the CRC, all people under 18 are considered to be children.
- ÇHS'ye göre, 18 yaşından küçük tüm insanlar çocuk olarak kabul edilir.
According to the weather forecast, it will snow tomorrow.
- Hava tahminlerine göre yarın kar yağacak.
According to the CRC, all people under 18 are considered to be children.
- ÇHS'ye göre, 18 yaşından küçük tüm insanlar çocuk olarak kabul edilir.
You must judge the situation and act accordingly.
- Durumu tartmalı ve ona göre hareket etmelisin.
nerede yaşadıklarına göre sınıflandırıldı.
According to you, which sport is the most popular one in Japan?
- Size göre Japonya'da hangi spor en popüler olandır?
It's a bit strange as far as I'm concerned.
- Bana göre o biraz tuhaf.
Tom can do whatever he likes as far as I'm concerned.
- Bana göre Tom hoşlandığı her şeyi yapabilir.