His appearance animated the party.
- Onun görünmesi partiyi canlandırdı.
Sometimes you have to choose between looking good and being comfortable.
- Bazen iyi görünme ve rahat olma arasında seçim yapmak zorundasın.
I don't like looking foolish.
- Aptal görünmeyi sevmiyorum.
I don't want to seem pushy.
- Saldırgan görünmek istemiyorum.
I don't want to seem insensitive.
- Ben duyarsız görünmek istemiyorum.
I lost my only chance to appear on television.
- Televizyonda görünmek için tek şansımı kaybettim.
Tom doesn't want to appear weak.
- Tom zayıf görünmek istemez.
Mosquitoes seem to be more attracted to people wearing dark clothes.
- Sivrisinekler koyu giysiler giyen insanlar için daha çekici görünmektedir.
She failed to appear.
- Görünen o ki kız başarısız oldu.
The girl appeared sick.
- Kız hasta görünüyordu.
I don't want to be seen in his company.
- Onunla beraber görünmek istemiyorum
Sami didn't want to be seen naked.
- Sami çıplak görünmek istemedi.
Tom acts like he doesn't want to be seen with us.
- Tom bizimle görünmek istemiyor gibi davranıyor.
Sami didn't want to be seen naked.
- Sami çıplak görünmek istemedi.
It seems interesting to me.
- O bana ilginç görünüyor.
It seems to me that you are wrong.
- Bana öyle görünüyor ki sen hatalısın.
Seemingly impossible things sometimes happen.
- Görünüşte imkansız şeyler bazen olur.
The world is a place of seemingly infinite complexity.
- Dünya görünüşte sonsuz karmaşanın olduğu bir yer.
He does not seem to be very tired.
- O, çok yorgun görünmüyor.
Tom and Mary seem to be in some kind of trouble.
- Tom ve Mary'nin bir çeşit sorunları var gibi görünüyor.
Who doesn't want to look young and sexy?
- Kim genç ve seksi görünmek istemez ki?
Tom doesn't want to look foolish.
- Tom aptal görünmek istemiyor.
love is nothing what it seems - aşk göründüğü gibi değildir.