The sky seemed to blend with the sea.
- Gökyüzü,deniz ile karışmış gibi göründü.
They said Reagan seemed calm and thoughtful.
- Onlar Reagan'ın sakin ve düşünceli göründüğünü söyledi.
A man appeared at the door.
- Kapıda bir adam göründü.
He appeared in many movies.
- O, pek çok filmde göründü.
She failed to appear.
- Görünen o ki kız başarısız oldu.
I find her appearance attractive.
- Onun görünümünü çekici bulurum.
Your plan seems better than mine.
- Senin planın benimkinden daha iyi görünüyor.
It seems interesting to me.
- O bana ilginç görünüyor.
Seemingly impossible things sometimes happen.
- Görünüşte imkansız şeyler bazen olur.
The world is a place of seemingly infinite complexity.
- Dünya görünüşte sonsuz karmaşanın olduğu bir yer.
Writers such as novelists and poets don't seem to benefit much from the advance of science.
- Romancılar ve şairler gibi yazarlar bilimin avantajından çok fazla yararlanıyor gibi görünmüyorlar.
Tom and Mary seem to be suited for each other.
- Tom ve Mary birbirleri için uygun görünüyorlar.