göründü

listen to the pronunciation of göründü
Türkisch - Englisch
seemed

They said Reagan seemed calm and thoughtful. - Onlar Reagan'ın sakin ve düşünceli göründüğünü söyledi.

I got together with her mainly because we seemed to share the same feelings about things. - Daha çok şeyler hakkında aynı hisleri paylaşıyor gibi göründüğümüzden onunla anlaşmaya vardım.

appeared

He appeared in many movies. - O, pek çok filmde göründü.

The conductor appeared on the stage. - Koro şefi sahnede göründü.

görün
appear

I find her appearance attractive. - Onun görünümünü çekici bulurum.

The story appears to be true. - Hikâye doğru görünüyor.

görün
seem

It seems to me that you are wrong. - Bana öyle görünüyor ki sen hatalısın.

Your suggestion seems reasonable. - Önerin mantıklı görünüyor.

görün
{f} seeming

Seemingly impossible things sometimes happen. - Görünüşte imkansız şeyler bazen olur.

The world is a place of seemingly infinite complexity. - Dünya görünüşte sonsuz karmaşanın olduğu bir yer.

görün
seem to be

He does not seem to be very tired. - O, çok yorgun görünmüyor.

Tom and Mary seem to be in some kind of trouble. - Tom ve Mary'nin bir çeşit sorunları var gibi görünüyor.

görün
{f} emerging
görün
loom
kara göründü
land ho
takke düştü, kel göründü
(Atasözü) Now we see what dirty work he's been up to./Now we know the embarrassing truth
göründü
Favoriten