göçü

listen to the pronunciation of göçü
Türkisch - Englisch
prov
landslide
falling of a mass of earth and rocks
migration
landslip
landslide, landslip
göç
migration

Africa is a continent of migration. - Afrika bir göç kıtasıdır.

Hanson is wrong when he states international economic developments led to great migrations of labour in the seventeenth century. - Hanson, uluslararası ekonomik gelişmelerin 17. yüzyılda büyük emek göçlerine yol açtığını söylediğinde hatalıdır.

göç
{i} immigration

America’s immigration system is broken. - Amerika'nın göçmenlik sistemi bozuldu.

Let's introduce ourselves to the immigration office. - Kendimizi göç ofisine tanıtalım.

göç
{i} emigration

Portugal is a country of emigration. - Portekiz göç veren bir ülkedir.

göç
migratory

Many migratory birds come to this pond every year in winter. - Her yıl kış aylarında birçok göçmen kuş bu gölete gelir.

In autumn the migratory birds fly south. - Sonbaharda göçmen kuşları güneye uçar.

göç
flight

It's not easy to prevent white flight from cities. - Şehirlerden beyaz göçü önlemek kolay değildir.

göç
seasonal migration (of animals)
göç
emigrate

Tom emigrated to Australia when he was thirty. - Tom otuz yaşındayken Avustralya'ya göç etti.

Tom emigrated to Australia in 2013. - Tom 2013 yılında Avustralya'ya göç etti.

göç
Exodus

The rural exodus depopulated entire villages in this region of Germany. - Kırsal göçü Almanya'nın bu bölgesindeki bütün köylerin nüfusunu azalttı.

beyin göçü
(Konuşma Dili) the brain drain
beyin göçü
(Konuşma Dili) a brain drain
göç
migrate

Swallows migrate to a warm climate. - Kırlangıçlar sıcak iklime göç ederler.

I wonder why birds migrate. - Kuşların neden göç ettiğini merak ediyorum.

kavimler göçü
The Migration Period, the period of the Barbarian invasions
göç
collapse
göç
transmigration
göç
settlement
göç
transhumance
göç
household goods being moved
göç
moving (from one dwelling place to another), migration
göç
(zorlu) trek
göç
ımmıgratıon
göç
migrated to
göç
{i} drift
göç
{i} expatriation
göç
immigrated

He immigrated to Brazil in search of a better life. - O daha iyi bir yaşam aramak üzere Brezilya'ya göç etti.

Tom immigrated to Australia when he was thirty. - Tom otuz yaşındayken Avustralya'ya göç etti.

göç
mıgratıon
kavimler göçü
migration of peoples
atom göçü
atomic migration
aşırı hayvan göçü
visitation
beslenme göçü
(Denizbilim) alimental migration
beyin göçü
brain drain

This country suffers from brain drain. - Bu ülke beyin göçünden muzdarip oluyor.

beyin göçü vergisi
(Ticaret) brain drain tax
emek göçü
labour-manpower migration
emek göçü
(Ticaret) labor emigration
emek göçü
(Ticaret) labour emigration
göç
migration; emigration; immigration
göç
(Hukuk) migration, immigration
göç
migration, emigration, immigration
iyon göçü
migration of ions
iyon göçü
ion migration
nüfus göçü
population migration
ruh göçü/sıçraması
metempsychosis, transmigration
toprak göçü
(Coğrafya) landslip
Türkisch - Türkisch
Toprak kayması, kayşa, heyelân
Toprak kayması
Göç
hicret
kavimler göçü
3. yüzyılda Büyük Hun İmparatorluğu'nun (Şyunglar) parçalanmasından sonra bazı Türk boyları batıya doğru göç ettiler. Bu Türk boyları, 4. yy. başlarından itibaren Hazar Denizi'nin kuzeyi daha sona Karadeniz'in kuzeyine yerleştiler. Burada karşılaştıkları kavimler, yurtlarını terk ederek Avrupa içlerine doğru ilerlediler. Meydana gelen toplu ve birbirini etkileyen bu göç hareketine "Kavimler Göçü" denir
kavimler göçü
Üçüncü yüzyılda, Büyük Hun İmparatorluğu'nun (Şyunglar) parçalanmasından sonra bazı Türk boyları batıya doğru göç ettiler. Bu Türk boyları, 4. yy. başlarından itibaren Hazar Denizi'nin kuzeyi daha sonra Karadeniz'in kuzeyine yerleştiler. Burada karşılaştıkları kavimler, yurtlarını terk ederek Avrupa içlerine doğru ilerlediler. Meydana gelen toplu ve birbirini etkileyen bu göç hareketine "Kavimler Göçü" denir
kavimler göçü
3. yüzyılda, Büyük Hun İmparatorluğu'nun (Şyunglar) parçalanmasından sonra bazı Türk boyları batıya doğru göç ettiler. Bu Türk boyları, 4. yy. başlarından itibaren Hazar Denizi'nin kuzeyi daha sonra Karadeniz'in kuzeyine yerleştiler. Burada karşılaştıkları kavimler, yurtlarını terk ederek Avrupa içlerine doğru ilerlediler. Meydana gelen toplu ve birbirini etkileyen bu göç hareketine "Kavimler Göçü" denir
Göç
huruç
Göç
barhana
beyin göçü
İleri düzeydeki meslek ve bilim adamları ile uzmanların bir başka gelişmiş ülkede yerleşip çalışmak amacı ile kendi ülkelerinden ayrılması
göç
Taşınma, nakil
göç
Göç sırasında taşınan ev eşyaları
göç
Evden eve taşınma, nakil: "Her sene, zamanı gelince İstanbul'un mahallelerinde Boğaz'ın köylerine göçler başlardı."- A. Ş. Hisar
göç
Kuşların, geyiklerin, yarasaların, bazı balık ve böceklerin mevsim, iklim, besin miktarı vb.ne göre çevre değiştirmeleri
göç
Ekonomik, toplumsal veya siyasi sebeplerle bireylerin veya toplulukların bir ülkeden başka bir ülkeye, bir yerleşim yerinden başka bir yerleşim yerine gitme işi, muhaceret: "Obalarının hâlâ arkası kesilmeyen göçleri devam etmekte idi."- S. Ayverdi
kültür göçü
Bir kültür motifinin veya kültürel bir uygulamanın bir başka kültüre geçmesi
ruh göçü
Ruhun bir bedenden başka bir bedene geçerek varlığını sürdürdüğü inancı, tenasüh, reenkarnasyon
göçü
Favoriten