Biraz şekerleme ve bunun gibi, ben bir papatya gibi tazeyim.
- A little nap and, just like that, I'm as fresh as a daisy.
Önceki gece partiden geç dönmeme rağmen sabah bir papatya kadar dinçtim.
- Although I came back late from the party last night, I was as fresh as a daisy in the morning.
O, laleler,hercai menekşeler ve papatyalar gibi çiçekler yetiştirir.
- She grows flowers such as tulips, pansies and daisies.
Şu küçük ev, küçük bir kızken ninemin yaşadığı, papatyalarla kaplı ve etrafında elma ağaçları olan bir tepede bulunan küçük eve çok benziyor.
- That little house looks just like the little house my grandmother lived in when she was a little girl, on a hill covered with daisies and apple trees growing around.
When I went down to the garden, two little girls were picking daisies.
- Als ich zum Garten hinunterging, waren zwei kleine Mädchen dabei, Gänseblümchen zu pflücken.
Two little girls are picking daisies.
- Zwei kleine Mädchen pflücken Gänseblümchen.