Kitabın dayanağı esasen kusurludur.
- The premise of the book is fundamentally flawed.
Önerilen kanun esasen kusurludur.
- The proposed law is fundamentally flawed.
Hükümet temel değişiklikler yapmalı.
- The government must make fundamental changes.
Bir boşanma duyduğumuzda biz bunun o iki kişinin temel ilkeler üzerinde anlaşmaya varma yetersizliğinden kaynaklandığını varsayıyoruz.
- When we hear of a divorce we assume that it was caused by the inability of those two people to agree upon fundamentals.
Kilise ve devletin ayrılması, anayasanın temel ilkelerinden biridir.
- The separation of church and state is one of the fundamental principles of the Constitution.
Kilise ve devletin ayrılması, anayasanın temel ilkelerinden biridir.
- The separation of church and state is one of the fundamental principles of the Constitution.
Bir boşanma duyduğumuzda biz bunun o iki kişinin temel ilkeler üzerinde anlaşmaya varma yetersizliğinden kaynaklandığını varsayıyoruz.
- When we hear of a divorce we assume that it was caused by the inability of those two people to agree upon fundamentals.
... I'm worried we're not making some of the fundamental ...
... it violates a fundamental expectation of humans to be individuals rather than part of a collective ...