Genç çift, eğlenmek için Kyoto'ya gitti.
- The young couple went to Kyoto for fun.
Tom'un eğlenmediği izlenimini aldım.
- I got the impression Tom wasn't having any fun.
Motosiklete binmek eğlencelidir.
- It's fun to ride a motorcycle.
Parkta oynamak eğlenceliydi.
- It was fun playing in the park.
Genç çift, eğlenmek için Kyoto'ya gitti.
- The young couple went to Kyoto for fun.
Sadece eğlenmek istiyor.
- He just wants to have fun.
O, komik bir hikaye ile bizi neşelendirdi.
- He amused us with a funny story.
Tatoeba'da cümleleri çevirmek ev ödevi yapmaktan daha eğlenceli.
- Translating sentences on Tatoeba is more fun than doing homework.
Parkta oynamak eğlenceliydi.
- It was fun playing in the park.
Sporu rekabet için değil zevk için yapıyorum.
- I like to play sport for fun not for competition.
Bu roman eğlenceli ve zevkli.
- This novel is fun and enjoyable.
Tom'la alay etmemelisin.
- You shouldn't make fun of Tom.
Bir öğretmen hata yapan bir öğrenci ile asla alay etmemelidir.
- A teacher should never make fun of a pupil who makes a mistake.
Tom Mary'nin şakasının komik olduğunu hiç düşünmüyordu.
- Tom didn't think Mary's joke was funny at all.
Belden aşağı şakalar yapman terbiyesizlik.
- It is impudent of you to make fun of adults.
Jane ile birlikte olmak zevkli.
- Jane is fun to be with.
Basket oynamak çok zevklidir.
- It's a lot of fun to play basketball.
İnsanlar sürekli benimle gırgır geçiyor.
- People make fun of me all the time.
Benimle gırgır geçme.
- Please don't make fun of me.
Cambridge Üniversitesi'nde öğrenim zorluğu çok yüksek olmasına rağmen, çok sayıda öğrencinin hâlâ dışarı çıkmak ve eğlenmek için zamanı var.
- Although the pressure of studying at the University of Cambridge is very high, many students still have time to go out and have fun.
Tom sadece eğlenmek istiyor.
- Tom just wants to have fun.
Sadece zevk için okula gelmeyin.
- Don't come to school just for fun.
Tom zevk için tartışan insan türüdür.
- Tom is the kind of guy that argues for fun.
Hayat eğlenceden ve oyundan ibaret değildir.
- Life is not all fun and games.
Eğlence ve oyunlar bitti.
- Fun and games are over.
Eğlenin ama kaybolmayın.
- Have fun, but don't get lost.
Hafta sonunda eğlendin mi?
- Did you have fun over the weekend?
O benimle dalga geçmek istiyor.
- He wants to make fun of me.
Tom Mary ile alay etmekten hoşlanıyor.
- Tom likes to make fun of Mary.
Yaşlı bir adamla alay etmek yanlıştır.
- It is wrong to make fun of an old man.
Yabancılarla alay etme.
- Don't poke fun at foreigners.
Eğlence için hâlâ çok zamanım var.
- I still have a lot of time for fun.
O sadece eğlence için periyodik tabloyu ezberledi.
- He learnt the periodic table by heart just for fun.
Golf oynamak çok eğlenceli.
- Playing golf is great fun.
Bir köpek yavrusu ile oynamak çok eğlenceli.
- It is great fun to play with a puppy.
Şakadan böyle bir şey yapmayın.
- Don't do such a thing in fun.
He is such a fun person to be with.
This year's fashion style is much more fun than recent seasons.
Hey, don't get bent out of shape over it; I was just funning you.
Grafting your boss's face onto the hind end of a donkey is fun, but serious fun is when you create the impossible and it looks real.
You wouldn't believe the fun and games I had trying to find somewhere to park.
fun-size chocolates.
That was one of the funnest games I've ever been a part of until the very end, and then it rapidly became a whole lot not of fun. We lost in kind of an ugly fashion at the end.
a. 1946, Raymond J. Healy, J. Francis McComas editor, Adventures in time and space: an anthology of modern science-fiction stories, page 607:Give me that gun! Like fun I will, Leigh snapped.
The railway's begun The Mormons are cutting / And grading like fun..
Please stop making fun of your sister and just help her.
... like, a favorite song of mine from a certain area. And, you know, it's really fun to do, ...
... - BOOM ZONE? - YEAH, IT'S TOTALLY FUN ...