Kitabı ondan ödünç aldı.
- She borrowed the book from him.
Ondan uzak durmanız sizin akıllılığınız.
- It was wise of you to keep away from him.
Hayat ondan ne beklediğine karar verdiğinde başlar.
- Life starts when you decide what you are expecting from it.
İstediğimi ondan alacağım.
- I'll take from it what I wish.
Bu eski madeni paraları ondan aldım.
- I got these old coins from her.
Çok geçmeden ondan haber alacağımızı umuyorum.
- I hope it won't be long before I hear from her.
Bundan, Feminizmin hala gerekli olduğu sonucuna varabilirsin.
- From this you can conclude that feminism is still necessary.
Bundan kim yararlanıyor?
- Who benefits from this?
Yakında senden haber almaktan müteşekkür olacağım.
- I would appreciate hearing from you soon.
Senden bu kadar iyi bir hediye beklememiştim.
- I didn't expect such a nice present from you.
... will let him go down to a wind in this room in the basement where he didn't ...
... to -- it only -- well, him, it only occurred to him when -- ...