Dünyanın her yerinde çok sayıda insanlar barış istiyorlar.
- A lot of people want peace all over the world.
Biz ülkenin her yerinde seyahat ettik.
- We travelled all over the country.
Vücudumun her tarafında ağrılarım ve sızılarım var.
- I have aches and pains all over my body.
Vücudumun her tarafı ağrıyor.
- My body aches all over.
Tom raporu baştan yeniden yazmak zorundaydı.
- Tom had to write the report all over again.
Her şeye yeniden başladık.
- We started all over again.
Onun bitmiş olduğunu biliyorduk.
- We knew it was all over.
Tom'u her yerde aradım.
- I looked all over for Tom.
Tom'u her yerde aradım ama bulamadım.
- I've looked all over for Tom, but I can't find him.
Tom bütün hikayeyi tekrar baştan dinlemek zorunda kaldı.
- Tom had to listen to the whole story all over again.
Bu konuşmanın en önemli kısmı bütün haberlerde tekrar edildi.
- This soundbite was repeated all over the news.
Bu yeni baştan oluyor.
- It's happening all over again.
Şimdi her şeye baştan başlamalıyım.
- Now I have to start all over again.