Ben seni gördüğüm andan itibaren seviyorum.
- I've loved you from the moment I saw you.
Lütfen bugünden itibaren iki hafta içerisinde tekrar gel.
- Please come again two weeks from today.
O üniversiteden yeni mezundur, bu yüzden hiç deneyimi yok.
- She is fresh from college, so she has no experience.
Denizden gelen rüzgarlar nemlidir.
- Winds from the sea are humid.
Tarihi değiştiremeyiz ama ondan öğrenebiliriz.
- We can't change history, but we can learn from it.
Bir dereceye kadar, biz hepimiz ondan muzdaribiz.
- We all suffer from it to some degree.
Sophie bilinmeyen bir gönderenden gelen bir başka mektup almak için can atıyordu.
- Sophie had been looking forward to getting another letter from the unknown sender.
O bunu başlangıçtan beri biliyordu.
- She knew it from the start.
Tom başlangıçtan beri haklıydı.
- Tom was right from the beginning.
Allah tarafından gönderilen bir adam geldi; onun adı Yahya'ydı.
- There came a man who was sent from God; his name was John.
Sanırım birkaç gün buradan uzaklaşmalıyız.
- I think we should get away from here for a few days.
Banka buradan uzak mı?
- Is the bank far from here?
Arabam lüks değil ama beni A noktasından B noktasına götürüyor.
- My car isn't fancy, but it gets me from point A to point B.
Hepimiz büyük şoktan dolayı ürperdik.
- We all shuddered from the great shock.
Biz yağmurdan dolayı bir ağacın altında sığındık.
- We took shelter from the rain under a tree.
Dan Linda'yı sorundan kurtarmak istedi.
- Dan wanted to save Linda from trouble.
10 dan 6 çıkarsa ne kalır?
- What is 6 subtracted from 10?
Ondan uzak durmanız sizin akıllılığınız.
- It was wise of you to keep away from him.
Ondan henüz haberim yok.
- I have had no news from him yet.
Tom Mary'den o Boston'a taşındığından beri haber almadı.
- Tom hasn't heard from Mary since she moved to Boston.
Tom üniversiteden mezun olduğundan beri bir çevirmen olarak çalışmaktadır.
- Tom has been working as a translator ever since he graduated from college.
Telifli kaynaklardan cümleler eklemeyin.
- Don't add sentences from copyrighted sources.
Baş ağrın aşırı çalışmaktan kaynaklanıyor.
- Your headache comes from overwork.
İlkbaharda, günler daha uzadığında ve güneş daha ısındığında, o, ilk nar bülbülünün güneyden dönüşünü bekledi.
- In the spring, when the days grew longer and the sun warmer, she waited for the first robin to return from the south.
Bu bir müşteriden hediye kabul ettiğim ilk an.
- This is the first time I've ever accepted a gift from a customer.
Hastalık nedeniyle okulda yoktum.
- I was absent from school because of illness.
Tren yoğun kar yağışı nedeniyle ertelendi.
- The heavy snow prevented us from going to the concert.
Bu çiçekleri kimden aldın?
- Who did you get these flowers from?
Tom Mary'nin Fransızcayı kimden öğrendiğini merak etmeye başladı.
- Tom began to wonder who Mary had learned French from.
Tom benim yerimden uzakta olmayan bir apartmanda yaşıyor.
- Tom lives in an apartment not far from my place.
Ben iş yerimden bir saat uzakta yaşıyorum.
- I live an hour away from work.
Bu eski madeni paraları ondan aldım.
- I got these old coins from her.
Eski arkadaşım bana yazdı, yurt dışından dönüşü ile ilgili bilgi verdi.
- My old friend wrote to me, informing me of his return from abroad.
Onun yüzünden ter damlıyor.
- Sweat is dripping from his face.
Kaza yüzünden karışıklık ortaya çıktı.
- Confusion arose from the accident.
Tom, John'un ondan ödünç para almaya çalışacağı konusunda Mary'yi uyardı.
- Tom warned Mary that John would try to borrow money from her.
Çok geçmeden ondan haber alacağımızı umuyorum.
- I hope it won't be long before I hear from her.
Onun bisikleti bundan farklıdır.
- His bicycle is different from this one.
Bundan ne gibi sonuçlar çıkarılabilir?
- What conclusions can be drawn from this?
Senden küçük bir yardıma ihtiyacım var.
- I need a little help from you.
Ben haftalardır senden haber almak için can atıyorum.
- I've been looking forward to hearing from you for weeks.
He knows right from wrong.
Face away from the wall.
The post office is not too far from here.
- The post office isn't too far from here.
Muriel is living poorly off of her part-time job.
- Muriel is making a poor living from her part-time job.