Lütfen bugünden itibaren iki hafta içerisinde tekrar gel.
- Please come again two weeks from today.
Yarın sabahtan itibaren birlikte koşuya başlayalım.
- Let's start jogging together from tomorrow morning.
Denizden gelen rüzgarlar nemlidir.
- Winds from the sea are humid.
Ani bir fırtınadan dengesini kaybettiği için, ip cambazı ölümüne düştü.
- Losing his balance from a sudden gust of wind, the tightrope walker fell to his death.
Tarihi değiştiremeyiz ama ondan öğrenebiliriz.
- We can't change history, but we can learn from it.
Tarihin bize öğrettiği şey insanların ondan bir şey öğrenmemiş olmasıdır.
- What history teaches us is that men have never learned anything from it.
Sophie bilinmeyen bir gönderenden gelen bir başka mektup almak için can atıyordu.
- Sophie had been looking forward to getting another letter from the unknown sender.
Tom başlangıçtan beri haklıydı.
- Tom was right from the beginning.
O bunu başlangıçtan beri biliyordu.
- She knew it from the start.
Allah tarafından gönderilen bir adam geldi; onun adı Yahya'ydı.
- There came a man who was sent from God; his name was John.
Sanırım birkaç gün buradan uzaklaşmalıyız.
- I think we should get away from here for a few days.
İnsanlar buradan beş para etmez görünüyor.
- The people look like trash from here.
Arabam lüks değil ama beni A noktasından B noktasına götürüyor.
- My car isn't fancy, but it gets me from point A to point B.
O, hastalığından dolayı okulda yoktu.
- He was absent from school on account of illness.
Siyah Amerikalılar, ırkçılıktan dolayı acı çekmeye devam ettiler.
- Black Americans continued to suffer from racism.
Dan Linda'yı sorundan kurtarmak istedi.
- Dan wanted to save Linda from trouble.
Dan'ın paraya ihtiyacı vardı ve babasından ekonomik destek istedi.
- Dan needed money and sought financial relief from his father.
Kitabı ondan ödünç aldı.
- She borrowed the book from him.
O, yıllar önce ondan kitabı ödünç aldı ve onu henüz iade etmedi.
- She borrowed the book from him many years ago and hasn't yet returned it.
Tom Mary'den o Boston'a taşındığından beri haber almadı.
- Tom hasn't heard from Mary since she moved to Boston.
Tom, onun çocukluğundan beri, bir polis olmayı istediğini biliyordu.
- From the time he was a small boy, Tom knew that he wanted to be a policeman.
Telifli kaynaklardan cümleler eklemeyin.
- Don't add sentences from copyrighted sources.
Böyle sorunlar dikkatsizlikten kaynaklanır.
- Such trouble stems from carelessness.
Uzun süredir ondan ilk kez bir çağrı aldım.
- I had a call from her for the first time in a long time.
Bu bir müşteriden hediye kabul ettiğim ilk an.
- This is the first time I've ever accepted a gift from a customer.
Hastalık nedeniyle okulda yoktum.
- I was absent from school because of illness.
Her yıl otomobil kazaları nedeniyle kaç tane insan ölüyor?
- How many people die from automobile accidents each year?
Ve onu kimden öğrendin?
- And who did you learn that from?
Tom Mary'nin Fransızcayı kimden öğrendiğini merak etmeye başladı.
- Tom began to wonder who Mary had learned French from.
Aptal oğlumun ne yaptığını biliyor musun? Şimdi bile o üniversiteden mezun olup iş bulmak yerine tüm zamanını pachinko oynayarak geçiriyor.
- You know what my idiot son's doing? Even now he's graduated from university he spends all his time playing pachinko instead of getting a job.
Ben iş yerimden bir saat uzakta yaşıyorum.
- I live an hour away from work.
Bu eski madeni paraları ondan aldım.
- I got these old coins from her.
O hâlâ zaman zaman romanlar yazar fakat eskisi kadar sık değil.
- He still writes novels from time to time, but not as often as he used to.
O, iki yanlış başlama yüzünden yarıştan diskalifiye edildi.
- She was disqualified from the race for two false starts.
Kaza yüzünden karışıklık ortaya çıktı.
- Confusion arose from the accident.
Tom, John'un ondan ödünç para almaya çalışacağı konusunda Mary'yi uyardı.
- Tom warned Mary that John would try to borrow money from her.
Ben ona telefon etmek üzereyken, ondan bir mektup geldi.
- Just when I was about to phone her, a letter arrived from her.
Onun bisikleti bundan farklıdır.
- His bicycle is different from this one.
Birisi bundan ne kazanır?
- What does one profit from this?
Yakında senden haber almaktan müteşekkür olacağım.
- I would appreciate hearing from you soon.
Ben haftalardır senden haber almak için can atıyorum.
- I've been looking forward to hearing from you for weeks.
He knows right from wrong.
Face away from the wall.
I have just returned from the post office.
- I've just returned from the post office.
Muriel is living poorly off of her part-time job.
- Muriel is making a poor living from her part-time job.