Bir yabancı henüz tanışmadığın bir arkadaştır.
- Ein Fremder ist nur ein Freund, den du noch nicht kennenlerntest.
Bu benim yabancılar arasındaki ilk gecemdi.
- Es war meine erste Nacht unter Fremden.
Napolyon 1814 yılında Elba Adasına sürgüne gönderildi.
- Napoleon was exiled to the island of Elba in 1814.
O, ülkesinden sürgün edildi.
- He was exiled from his country.
Kendi ülkesinden sürgün edildi.
- He was exiled from his own country.
Napolyon, St. Helena'ya sürüldü.
- Napoleon was exiled to St. Helena.
It is not enough to study the language of a foreign country.
- Es reicht nicht, dass man die Sprache eines fremden Landes studiert.
It is generally hard to adapt to living in a foreign culture.
- Gewöhnlich ist es schwer, sich an das Leben in einer fremden Kultur anzupassen.