free from spots, specks, dirt, or imperfection; unblemished; clean; pure

listen to the pronunciation of free from spots, specks, dirt, or imperfection; unblemished; clean; pure
Englisch - Türkisch

Definition von free from spots, specks, dirt, or imperfection; unblemished; clean; pure im Englisch Türkisch wörterbuch

fair
{i} panayır
fair
{s} adil

Benim tartışmayı destekleyecek adil bir miktar bilimsel veriyi sıralayacağım - I will marshal a fair amount of scientific data to support my argument.

Onlar da başkalarına adil olmalıdır. - They should also be fair to others.

fair
{i} festival
fair
{i} lunapark (gezici)
fair
pak
fair
{s} güzel, açık ve güneşli (hava)
fair
pazar
fair
şöyle böyle
fair
{s} makul

Adil ve makul olmadığından dolayı önerinizi kabul edemem. - I can't agree to your proposal on the ground that it is not fair and reasonable.

Bunu için makul bir fiyat ödedik. - We paid a fair price for it.

fair
saf
fair
{f} doğrulukla
fair
net
fair
{s} iyi

Tom oldukça iyi dans edebilir, değil mi? - Tom can dance fairly well, can't he?

O, İngilizceyi oldukça iyi konuşur. - He speaks English fairly well.

fair
eşit

Dün gece ipek ve ince kumaş hakkında ya da eşitlik ve adil yargılama hakkında bir rüya gördüm. - I dreamt a dream last night, about silk and fine cloth or about equality and fair trial.

fair
güz

O bütün ülkenin en güzeliydi. - She was the fairest in the whole land.

Gökyüzü güzel hava vaadediyor. - The sky promises fair weather.

fair
{s} çok

Tom'un çok açık bir teni var ve güneşte kolayca yanar. - Tom has a very fair complexion and burns easily in the sun.

Bu çok adil değil, değil mi? - That's not very fair, is it?

fair
{s} beyaz tenli
fair
harfi harfine
fair
{s} adaletli, adil
Englisch - Englisch
fair
free from spots, specks, dirt, or imperfection; unblemished; clean; pure
Favoriten