free from excessive unwanted substances like acid or sulphur

listen to the pronunciation of free from excessive unwanted substances like acid or sulphur
Englisch - Türkisch

Definition von free from excessive unwanted substances like acid or sulphur im Englisch Türkisch wörterbuch

sweet
(sıfat) tatlı, şekerli, sevimli, şirin, cici, hoş, güzel, yumuşak başlı, nazik, mis gibi, lezzetli, ahenkli, melodik, verimli, asitsiz (mineral), kükürtsüz (benzin vb.), kolay, rahat
sweet
mümbit sert olmayan tatlı şey
sweet
{i} tat

Tatlı dil yılanı deliğinden çıkarır. - Sweet words bring the snake out of its hole.

İyi geceler ve tatlı rüyalar. - Good night and sweet dreams.

sweet
tatlım

Doğruyu söylemek gerekirse tatlım, ben hiç ilgilenmiyorum. - To tell the truth, sweetheart, I'm not at all interested.

Yorgun musun, tatlım? - Are you tired, sweetie?

sweet
{i} zevk

Aşkın verdiği acı herhangi bir zevkten daha tatlıdır. - The pain caused by love is much sweeter than any pleasure.

Aşktan dolayı katlandığın acı herhangi bir zevkten çok daha tatlıdır. - The pain you go through because of love is by far sweeter than any other pleasure.

sweet
maşuk
sweet
şekerleme

O, şekerlemeyi azalttı. - He had cut down on sweets.

Şekerlemeye dayanamaz. - He can't resist sweets.

sweet
şirin
sweet
hoş

Alice hoş kokulu bir parfüm kullanıyor. - Alice is wearing a sweet-smelling perfume.

O, tatlı olan herhangi bir şeyden hoşlanır. - He likes anything sweet.

sweet
{i} güzel koku

Bu çiçek güzel kokuyor. - This flower smells sweet.

Bahçedeki çiçekler güzel kokuyor. - The flowers in the garden smell sweet.

sweet
{s} mis gibi
sweet
sevgili

Biz lise sevgilileriydik. - We were high school sweethearts.

Lise sevgilimle evlendim. - I married my high school sweetheart.

sweet
{s} asitsiz (mineral)
sweet
{s} ahenkli
sweet
güzel ve hoş kokulu şey
sweet
{s} 1. tatlı; şekerli: sweet wine tatlı şarap. sweet orange tatlı portakal. Do you take your coffee sweet? Kahvenizi şekerli mi içersiniz? This
sweet
mülâyim
sweet
{i} tatlı şey

Ben hiç sana dünyadaki en tatlı şey olduğunu söyledim mi? - Have I ever told you that you're the sweetest thing in the world?

Tatlı şeylere dayanamam. - I can't resist sweet things.

sweet
{s} yumuşak başlı
Englisch - Englisch
sweet
free from excessive unwanted substances like acid or sulphur

    Silbentrennung

    free from ex·ces·sive un·want·ed substances like ac·id or sul·phur

    Türkische aussprache

    fri fırm îksesîv ınwôntîd sʌbstınsız layk äsıd ır sʌlfır

    Aussprache

    /ˈfrē fərm əkˈsesəv ənˈwôntəd ˈsəbstənsəz ˈlīk ˈasəd ər ˈsəlfər/ /ˈfriː fɜrm ɪkˈsɛsɪv ənˈwɔːntɪd ˈsʌbstənsəz ˈlaɪk ˈæsəd ɜr ˈsʌlfɜr/
Favoriten