Üzgünüm, seni korkutmak istemedim.
- I'm sorry, I didn't mean to frighten you.
Seni korkutmak istemedim.
- I didn't mean to frighten you.
Gök gürültüsü öğrencileri korkuttu.
- The thunder frightened the students.
Korku filmleri beni korkutur.
- Horror movies frighten me.