Kadınlara yardımcı olmayı sürdürmek istiyorum.
- I want to continue to help women.
Devam etmekten başka seçeneğimiz yok.
- We have no options but to continue.
Parmaklarınızla yemek yemek sadece yüzyıllar boyu devam etmekle kalmadı, aynı zamanda bazı alimler onun tekrar popüler olabileceğine inanıyorlar.
- Not only has eating with your fingers continued throughout the centuries, but some scholars believe that it may become popular again.
Fiyatlar yükselmeye devam ediyor.
- Prices will continue to rise.
Fiyatlar tırmanmaya devam ediyor.
- Prices continue to climb.
Adli tıp uzmanları ve cinayet masası dedektifleri, güvenlik çemberine alınmış yerde ve çevresinde çalışmalarını sürdürdüler.
- Forensics officers and criminal investigations detectives continued to work at the cordoned-off unit and its surrounds.
İnatçılıklarını sürdürüyorlar.
- They continue being stubborn.
The company's competitive edge will be eroded if system engineers continue to leave.
- Der Unternehmens-Wettbewerbsvorteil wird ausgehöhlt, wenn die System-Ingenieure ihre Kündigungen fortsetzen.
He had to continue his trip in secret.
- Er musste seine Reise heimlich fortsetzen.