O, bir araştırmacı olmayı planlıyorum dedi.
- He said, I plan to become a researcher.
Ultraviyole ışınlarının ani artışı araştırmacıları ozon deliklerinin varlığına inandırdı.
- The sudden increase of ultraviolet rays made the researchers believe in the existence of ozone holes.
Kristof Kolomb bir kaşif değildi çünkü denizi seviyordu. O bir kaşifti çünkü İspanyol hapishanelerinden nefret ediyordu.
- Christopher Columbus wasn't an explorer because he loved the sea. He was an explorer because he hated Spanish jails.
Ormandan gelen sesler kaşifleri korkuttu.
- The voices coming from the jungle frightened the explorers.
Kristof Kolomb bir kaşif değildi çünkü denizi seviyordu. O bir kaşifti çünkü İspanyol hapishanelerinden nefret ediyordu.
- Christopher Columbus wasn't an explorer because he loved the sea. He was an explorer because he hated Spanish jails.
Sebastian Cabot, John Cabot'un oğluydu ve aynı zamanda bir kaşifti.
- Sebastian Cabot was John Cabot's son and also became an explorer.
İlk kaşifler navigasyon için yıldızları kullandılar.
- Early explorers used the stars for navigation.
Ormandan gelen sesler kaşifleri korkuttu.
- The voices coming from the jungle frightened the explorers.
Araştırmacılar mağarada bir iskelet keşfettiler.
- The explorers discovered a skeleton in the cave.
Araştırmacılar yolculuklarına devam ettiler.
- The explorers continued their journey.
Researchers say that it's easier to lose weight if you eat three square meals a day.
- Forscher sagen, dass es einfacher ist, Gewicht zu verlieren, wenn man drei anständige Mahlzeiten am Tag verzehrt.
The researchers have created kittens that can glow in the dark.
- Die Forscher haben Kätzchen gezüchtet, die im Dunkeln leuchten.