forscher

listen to the pronunciation of forscher
Englisch - Türkisch

Definition von forscher im Englisch Türkisch wörterbuch

researcher
{i} araştırmacı

O, bir araştırmacı olmayı planlıyorum dedi. - He said, I plan to become a researcher.

Ultraviyole ışınlarının ani artışı araştırmacıları ozon deliklerinin varlığına inandırdı. - The sudden increase of ultraviolet rays made the researchers believe in the existence of ozone holes.

explorer
kaşif

Kristof Kolomb bir kaşif değildi çünkü denizi seviyordu. O bir kaşifti çünkü İspanyol hapishanelerinden nefret ediyordu. - Christopher Columbus wasn't an explorer because he loved the sea. He was an explorer because he hated Spanish jails.

Ormandan gelen sesler kaşifleri korkuttu. - The voices coming from the jungle frightened the explorers.

explorer
{i} kâşif

Kristof Kolomb bir kaşif değildi çünkü denizi seviyordu. O bir kaşifti çünkü İspanyol hapishanelerinden nefret ediyordu. - Christopher Columbus wasn't an explorer because he loved the sea. He was an explorer because he hated Spanish jails.

Sebastian Cabot, John Cabot'un oğluydu ve aynı zamanda bir kaşifti. - Sebastian Cabot was John Cabot's son and also became an explorer.

explorer
(Tıp) Dişte çürük, yenme v.b. durumları tesbite yarayan sivri uçlu dişçi aleti
explorers
kaşifler

İlk kaşifler navigasyon için yıldızları kullandılar. - Early explorers used the stars for navigation.

Ormandan gelen sesler kaşifleri korkuttu. - The voices coming from the jungle frightened the explorers.

explorer
{i} (keşifte bulunmak amacıyla) (bir bölgeyi) dolaşan kimse
explorer
{i} araştırmacı

Araştırmacılar mağarada bir iskelet keşfettiler. - The explorers discovered a skeleton in the cave.

Araştırmacılar yolculuklarına devam ettiler. - The explorers continued their journey.

explorer
(Tıp) Araştırma ve muayenede kullanılan herhangi bir alet
researcher
{i} arama çalışması yapan kimse
Deutsch - Englisch
researcher
researchers

Researchers say that it's easier to lose weight if you eat three square meals a day. - Forscher sagen, dass es einfacher ist, Gewicht zu verlieren, wenn man drei anständige Mahlzeiten am Tag verzehrt.

The researchers have created kittens that can glow in the dark. - Die Forscher haben Kätzchen gezüchtet, die im Dunkeln leuchten.

explorer
research scientist
research scientists
explorers
brisker
Die Forscher sind sich über … nicht einig.
The researchers disagree about …
Die Forscher verfolgen einen Irrweg, wenn sie sich auf diese Methode konzentrier
Researchers are barking up the wrong tree by focusing on this method
Er fürchtete, ein anderer Forscher könnte ihn ausbremsen und es zuerst publizier
He was afraid another researcher was going to steal a march on him and publish first
angestellter Forscher
corporate researcher