Tom Fransızca öğrenmekle çok fazla ilgileniyor gibi gözükmüyor.
- Tom didn't seem terribly interested in learning French.
Çok üşüyorum. Sanırım nezle olacağım.
- It's terribly cold. I think I'm going to catch a cold.
Çorba son derece sıcak.
- The soup is terribly hot.
Oh, son derece üzgünüm.
- Oh, I'm terribly sorry.
O korkunç bir şekilde yanlış olurdu.
- That would be terribly wrong.
Sırp trenleri korkunç bir şekilde yavaş...
- Serbian trains are terribly slow.
Benim yavru köpeğim öldü ve ben berbat bir şekilde üzgünüm.
- My puppy died, and I'm terribly upset.
Tom'a berbat bir şekilde muamele edilmişti.
- Tom was treated terribly.
Bu hafta her ikimiz için de aşırı yoğundu.
- This week has been terribly busy for both of us.
Aşırı derecede pahalı.
- It's terribly expensive.