formerly; once, but no longer; thus forming the imperfect tense

listen to the pronunciation of formerly; once, but no longer; thus forming the imperfect tense
Englisch - Türkisch

Definition von formerly; once, but no longer; thus forming the imperfect tense im Englisch Türkisch wörterbuch

used to
alışkın olmak
used to
öğür
used to
-ardı
used to
alışık olmak
used to
yapardı

O nehir boyunca sık sık yürüyüş yapardım. - I used to often take walks along that river.

Büyükbabam kendisi için mobilya yapardı. - My grandfather used to make furniture for himself.

used to
kullan

O, atmosferdeki karbon dioksit miktarlarının artmasından dolayı Dünyanın ısınmasını tanımlamak için kullanılan bir terimdir. - It is a term used to describe the warming of the earth due to increasing amounts of carbon dioxide in the atmosphere.

O, onun makaleyi yazmak için kullandığı bilgisayardır. - That's the computer he used to write the article.

used to
ederdi

O, bana Tom olarak hitap ederdi. - She used to address me as Tom.

Tom, Boston'dan nefret ederdi. - Tom used to hate Boston.

used to
geçmiş zamanda yapılan
used to
alışık

Bu ısıya alışık değilim. - I'm not used to this heat.

Herkesin önünde konuşmalar yapmaya alışık değilim. - I'm not used to making speeches in public.

used to
alışkın

Erken kalkmaya alışkınım. - I'm used to getting up early.

Yalnız yaşamaya alışkın. - She is used to living alone.

Englisch - Englisch
used to

I used to know a guy from the UK who pronounced mother without the r.

formerly; once, but no longer; thus forming the imperfect tense
Favoriten