formerly; once, but no longer; thus forming the imperfect tense

listen to the pronunciation of formerly; once, but no longer; thus forming the imperfect tense
Englisch - Türkisch

Definition von formerly; once, but no longer; thus forming the imperfect tense im Englisch Türkisch wörterbuch

used to
alışkın olmak
used to
öğür
used to
-ardı
used to
alışık olmak
used to
yapardı

O nehir boyunca sık sık yürüyüş yapardım. - I used to often take walks along that river.

Her sabah yürüyüş yapardım. - I used to take a walk every morning.

used to
kullan

Twitter'ı kullanırdım, fakat sonra onu sıkıcı biraz buldum, bu yüzden onu kullanmayı durdurdum. - I used to use Twitter, but then found it a bit boring, so I stopped using it.

Benim Japon öğretmenim fiil çekimlerini hatırlamamıza yardımcı olan bir şarkı kullanırdı. Hiç kimse gerçekten birlikte söylemezdi. - My Japanese teacher used to use a song to help us remember verb conjugations. No one really sang along.

used to
ederdi

Mary, Tom'la evlenmeyi hayal ederdi. - Mary used to dream about marrying Tom.

Tom, Boston'dan nefret ederdi. - Tom used to hate Boston.

used to
geçmiş zamanda yapılan
used to
alışık

Bu ısıya alışık değilim. - I'm not used to this heat.

Tom yalın ayak yürümeye alışık değildir. - Tom isn't used to walking barefooted.

used to
alışkın

Yalnız yaşamaya alışkın. - She is used to living alone.

Erken kalkmaya alışkınım. - I'm used to keeping early hours.

Englisch - Englisch
used to

I used to know a guy from the UK who pronounced mother without the r.

formerly; once, but no longer; thus forming the imperfect tense
Favoriten