former unit of currency of spain and spain's colonies

listen to the pronunciation of former unit of currency of spain and spain's colonies
Englisch - Türkisch

Definition von former unit of currency of spain and spain's colonies im Englisch Türkisch wörterbuch

real
{s} gerçek

Dorenda gerçekten iyi bir kızdır, o kurabiyelerini benimle paylaşıyor. - Dorenda really is a nice girl. She shares her cookies with me.

Yakın bir gelecekteki senin ziyaretini gerçekten dört gözle bekliyorum. - I really look forward to your visit in the near future.

real
{s} hakiki

Sen hiç hakiki Macar tas kebabı yedin mi? Hayır ama gerçekten yemek istiyorum. - Have you ever had genuine Hungarian goulash? No, but I'd really like to.

Hakiki kadınların kıvrımları vardır. - Real women have curves.

real
{s} reel

x bir reel sayı olmak üzere, x² + kx - 3k > 0 eşitsizliğinde k sabitinin alabileceği değer aralığını bulunuz. - Determine the range of values of the constant k to which the quadratic inequality x² + kx - 3k > 0 holds for any real value of x.

Reel sayılar kümesi sayılamazdır. - The set of real numbers is uncountable.

real
{s} asıl

Asıl amaç buysa bilmem tabii. - If that is the real aim, naturally I would not know about that.

Okuyucular, röportajların asıl hedefidir. - The readers are the real target of interviews.

real
real property mülk
real
gerçekten çok

Seni anlamak gerçekten çok zor. - Understanding you is really very hard.

Sen gerçekten çok kibarsın. - You're really too kind.

real
the real thing esaslı şey
real
(isim) real [fin.]
real
mülk
real
{s} etkin
real
{s} sabit

x bir reel sayı olmak üzere, x² + kx - 3k > 0 eşitsizliğinde k sabitinin alabileceği değer aralığını bulunuz. - Determine the range of values of the constant k to which the quadratic inequality x² + kx - 3k > 0 holds for any real value of x.

real
has

O, yeni pantolon askısı hakkında gerçekten hassas. - She's really touchy about her new braces.

Kötü hissediyordum, bu yüzden hastaneye kabul edildim. Fakat bende gerçekten sağlıksız bir şey olmadığı anlaşıldı. - I felt bad, so I was admitted into the hospital. However, it turned out that there was nothing really wrong with me.

real
sahici
real
real image gerçek gürüntü
real
{s} asıl: the real problem asıl sorun. his real aim onun asıl amacı
real
gerçekten

O gerçekten akıllı, değil mi? - She's really smart, isn't she?

Dorenda gerçekten iyi bir kızdır, o kurabiyelerini benimle paylaşıyor. - Dorenda really is a nice girl. She shares her cookies with me.

real
(zarf) gerçekten, sahiden, cidden
real
{s} aktif
Englisch - Englisch
real
unit of currency
{i} monetary unit
unit of currency
{i} cent
former unit of currency of spain and spain's colonies

    Silbentrennung

    form·er Unit of cur·ren·cy of Spain and spain's Co·lo·nies

    Türkische aussprache

    fôrmır yunıt ıv kırınsi ıv speyn ınd speynz kälıniz

    Aussprache

    /ˈfôrmər ˈyo͞onət əv ˈkərənsē əv ˈspān ənd ˈspānz ˈkälənēz/ /ˈfɔːrmɜr ˈjuːnət əv ˈkɜrənsiː əv ˈspeɪn ənd ˈspeɪnz ˈkɑːləniːz/
Favoriten