former, previous

listen to the pronunciation of former, previous
Englisch - Türkisch

Definition von former, previous im Englisch Türkisch wörterbuch

erstwhile
{s} bir zamanlarki
old
kartaloş
erstwhile
sabık
erstwhile
önceden
erstwhile
eski
old
önceki
old
{s} ihtiyar

O büyük, ihtiyar meşe ağacının dibinde çimlere uzanıp, gövdesine adlarımızın baş harflerini kazıyacağım. - I'm going to lay you down in the green grass underneath that big old oak tree and then carve our initials into its trunk.

Tom huysuz yaşlı bir ihtiyar. - Tom is a grouchy old man.

erstwhile
eskiden
erstwhile
vaktiyle
erstwhile
bir zamanlar
old
{s} deneyimli, tecrübeli
old
yaşlılık

Yaşlılık günlerim için para tasarruf ediyorum. - I'm saving money for my old age.

Bir bebek olarak dört ayak üzerinde emekler, sonra iki bacak üstünde yürümeyi öğrenir, sonunda yaşlılıkta bir değneye ihtiyacı olur. - It crawls on all fours as a baby, then learns to walk on two legs, and finally needs a cane in old age.

old
old age ihtiyarlık
old
{s} harika

Eski güzel günler ne kadar harikaydı. - How wonderful were the good old days.

On yaşındayken, ne zaman on altı yaşımda olacağımı, hayatımın harika olacağını düşünürdüm. - When I was 10 years old, I thought that when I would be 16, my life would be cool.

Englisch - Englisch
old
prior
erstwhile
former, previous
Favoriten