Ara sıra hâlâ benim için ağladığını biliyorum.
- I know that you still cry for me sometimes.
Ara sıra kütüphanede ders çalışır mısın?
- Do you sometimes study in the library?
Onlar 2000 yıl öncesinden kalma antika bir kase buldular.
- They found an ancient bowl from 2,000 years ago.
Bu antika masa hala kullanımda.
- This ancient table is still in use.
Arkeologlar çok eski zamanlardan kalma bir ejderhanın kemiklerini buldu.
- The archeologists found the bones of an ancient dragon.
Çok eski bir fener satın aldım.
- I bought an ancient lamp.
O kale eski antik çağda inşa edilmiştir.
- That castle was built in ancient times.
Demokrasi Antik Yunanistan kökenlidir.
- Democracy originated in Ancient Greece.
Tarihi sahne kapıcısı, Tom Skeleton, eskimiş koltuğunda oturdu, aktörlerin soyunma odalarından taş merdivenlerden yukarı gelirken dinledi.
- Tom Skeleton, the ancient stage doorkeeper, sat in his battered armchair, listening as the actors came up the stone stairs from their dressing rooms.
Tom Akdenizin eski medeniyetlerinin öğrenimini görüyor.
- Tom is studying the ancient civilizations of the Mediterranean.
Babam antik tarihle ilgileniyor.
- My father is interested in ancient history.