Japon askeri güçleri durdurmak için çok güçlü görünüyordu.
- The Japanese military forces seemed too strong to stop.
Japon ve Amerikan güçleri hâlâ acımasızca mücadele ediyorlardı.
- Japanese and American forces were still fighting bitterly.
Linda, Dan'ı evliliğe zorlamak için hamile olduğunu iddia etti.
- Linda claimed she was pregnant to force Dan into marriage.
Gitmen için seni zorlamak istemiyorum.
- I don't want to force you to go.
İkna genellikle zorlamaktan daha etkilidir.
- Persuasion is often more effectual than force.
Çocuğu yemesi için zorlama.
- Don't force the child to eat.
Tom emekli bir hava kuvvetleri binbaşı.
- Tom is a retired air force major.
Amerikan kuvvetleri geri çekildi.
- American forces were withdrawn.
Savaşın ilk birkaç saati içinde, Birlik güçleri kazanıyorlardı.
- In the first few hours of the battle, Union forces were winning.
Japon güçleri Birmanya'ya yürüdü.
- Japanese forces marched into Burma.
Sebzelerini yemesi için ona baskı yaptı.
- She forced him to eat his vegetables.
Şimdiye kadar Amerika Birleşik Devletleri kendini dünyanın polisi olarak adlandırdı ve askeri güce dayanarak baskıya devam etmektedir.
- Up till now the United States has called itself the world's police and continues suppression relying on military force.
Özel kuvvetler düzenli birliklerin yapmayacağı birçok şeyi yapabilir İşkence gibi mi? Bu soruya cevap vermeyeceğim.
- Special forces might do a lot of things that regular troops wouldn't do Like torture? I won't answer this question
Savaşın ilk birkaç saati içinde, Birlik güçleri kazanıyorlardı.
- In the first few hours of the battle, Union forces were winning.
Bu kanun hâlâ yürürlükte mi?
- Is that law still in force?
Jülyen takvimi Rusya'da yürürlükteydi.
- The Julian calendar was in force in Russia.
Başkan Washington'a dönmek zorunda kaldı.
- The president was forced to return to Washington.
Ordu onu istifa etmeye zorladı.
- The army forced him to resign.
İkna genellikle zorlamaktan daha etkilidir.
- Persuasion is often more effectual than force.
Çocuğu yemesi için zorlama.
- Don't force the child to eat.
Ordu onu istifa etmeye zorladı.
- The army forced him to resign.
İsyancı kuvvetler döğüşmek için hazırlandı.
- Rebel forces prepared to fight.
Kaba kuvvet kullanırsan savaş başlatırsın.
- Act too forcefully and you'll start a war.
Jülyen takvimi Rusya'da geçerliydi.
- The Julian calendar was in force in Russia.
O özel kuvvetlerde miydi?
- Was he in the special forces?
Başkanın oğlu özel kuvvetlere başkanlık ediyor.
- The president's son leads the special forces.
Konferansta süper güçlerden, silahlı kuvvetlerini üçte bir oranında azaltmaları istendi.
- The conference called for the major powers to cut their armed forces by a third.
Silâhlı kuvvetler tüm bölgeyi işgâl etti.
- The armed forces occupied the entire territory.
Silahlı kuvvetlerin hangi kolundaydın?
- Which branch of the armed forces were you in?
Silahlı kuvvetler şehri kuşattı.
- Armed forces besieged the city.
Benim bu hükümet hakkındaki izlenimim onların daha güçlü bir ekonomik politikaya ihtiyaçları olduğu, aksi takdirde gelecekte büyük sorunlarla karşılaşacaklarıdır.
- My impression of this government is that they need a more forceful economic policy, otherwise they'll encounter large problems in the future.
Dictionary already has "Hava kuvvetleri" and "Deniz Kuvvetleri". This is even more common in newspapers.
Silahlı kuvvetlerin hangi kolundaydın?
- Which branch of the armed forces were you in?
Silahlı kuvvetler bütün bölgeyi ele geçirmede başarılıydı.
- The armed forces succeeded in occupying the entire territory.
He hath murthered that mylde withoute ony mercy – he forced hir by fylth of hymself, and so aftir slytte hir unto the navyll.
show of force.
Such a revival is a revival of spent forces, that can gather only for an early and more complete dispersion.
... in the jobs here at home and we will all continue to join forces ...
... That's advantageous because that forces ...