Bütün dehasına rağmen, o her zaman olduğu kadar bilinmiyor.
- For all his genius, he is as unknown as ever.
Tüm hatalarına rağmen, o iyi bir adam.
- For all his faults, he is a good fellow.
O tartışma bir zamanlar karara bağlandı ve herkes için.
- That dispute has been settled once and for all.
Kanun herkes için aynıdır.
- The law is equal for all.
Bugün herkes eğitimi herkes için bir hak olarak görüyor.
- Today everyone regards education as a right for all.
O tartışma bir zamanlar karara bağlandı ve herkes için.
- That dispute has been settled once and for all.
Hepiniz için önemli bir görevim var.
- I have an important mission for all of you.
Tom bütün bilgimize göre ölü olabilir.
- Tom might be dead for all we know.
Sözde psişik güçlerine karşın kendi ölümünü tahmin edemedi.
- For all his supposed psychic powers, he could not predict his own death.
Bütün servetine karşın, o çok mutlu değildir.
- For all his wealth, he is not very happy.
Ona bir kez söyledim ve her şeye rağmen onunla sinemaya gitmedim.
- She told him once and for all that she would not go to the movie with him.
Ona bir kez söyledim ve her şeye rağmen onunla alışverişe gitmedim.
- I told her once and for all that I would not go shopping with her.
For all his protests, he was forced to have a bath.
For all x in A, x^2 is even.
... But for all this to unfold, the Earth will need a critical partner. ...
... all the rest of the elements that will fill our world, including copper. ...