Sporu rekabet için değil zevk için yapıyorum.
- I like to play sport for fun not for competition.
Geç kaldığım için üzgünüm.
- Sorry for being late.
Nick Portekizce'yi çok iyi konuşabilir. Çünkü 5 yıldır onu öğreniyor.
- Nick can speak Portuguese very well. That's because he's been studying it for 5 years.
Biz binayı satmak zorunda kaldık çünkü onu zararda işlettik.
- We had to sell the building because for years we operated it in the red.
O, iş için doğru kişidir.
- He is the proper person for the job.
Eğer yapmadığım bir şey için ailem beni cezalandırdıysa , onlara doğruları söylerdim ve benim masumiyetle ilgili onları ikna etmeye çalışırdım.
- If my parents punished me for something I didn't do, I would tell them the truth and try to convince them of my innocence.
Okula yakın yaşadığımdan dolayı,öğle yemeği için eve geliyorum.
- Because I live near the school, I come home for lunch.
Claude; sınıfımda klorofil dolayısıyla yeşil tenli olan ototrofik bir çocuk, ayın ormanlaşmasını hayal ediyor.
- Claude, an autotropic boy in my class whose skin is green due to chlorophyll, dreams of foresting the moon.
Bu giysinin içinde tıpkı bir sporcu gibi görünüyorum fakat gerçek şu ki hiç spor yapmam.
- I look for all the world like an athlete in this outfit, but the truth is I don't do any sports at all.
İki saat süresince karın içinde otobüsü bekledim.
- I waited for the bus in the snow as long as two hours.
Bu yer yüzmek için elverişli.
- The place is convenient for swimming.
O, resim eğitimi amacıyla Paris'e gitmeye karar verdi.
- He decided to go to Paris for the purpose of studying painting.
O müzik eğitimi amacıyla İtalya'ya gitti.
- He went to Italy for the purpose of studying music.
Senin için onun yoluna gireceğini umuyorum, Tom.
- I hope it works out for you, Tom.
Onlar uzun süredir burada yaşıyor.
- They have lived here for a long time.
Bir aydan kısa bir süredir Çin'de bulunuyorum.
- I've been in China for less than a month.
Alkollü araba sürme için kan alkol limiti Teksas'ta .08 dir.
- The blood alcohol limit for drunken driving is .08 percent in Texas.
Birkaç giriş için, direk telefon numaraları vardır.
- For several entries, there are direct phone numbers.
Dünyada yapacak en zor şeylerden biri affetmektir.
- One of the toughest things in the world to do is forgive.
Su olmasa dünyada hiç kimse yaşayamaz.
- If it were not for water, no one could live on earth.
Acemi bir muhabir olarak görevini iyi yapıyorsun.
- You are doing well for a cub reporter.
İzlandaca bir cümlenin İngilizce bir çevirisi varsa ve İngilizce cümlenin Svahilice bir çevirisi varsa, daha sonra bu, dolaylı olarak İzlandaca cümle için Svahilice bir çeviri sağlayacaktır.
- If an Icelandic sentence has a translation in English, and the English sentence has a translation in Swahili, then indirectly, this will provide a Swahili translation for the Icelandic sentence.
Benim aradığım budur! diye haykırdı.
- This is what I was looking for! he exclaimed.
Nasıl göründüğünü unutmayayım diye lütfen bana bir fotoğrafını ver.
- Please give me your picture lest I forget how you look.
Tom Mary ile çalışmaya başladığından beri üç yıl oldu.
- It's been three years since Tom started working for Mary.
20. yüzyılın ortalarından beri Pekin'de su kuyusu sayısı önemli ölçüde düşmüş ve yeni yol ve binalar için bir yol yapmak için yıkılmışlardır.
- Since the mid-20th century, the number of hutongs in Beijing has dropped dramatically as they are demolished to make way for new roads and buildings.
Sevmek ve sevilmek, bunlar mutluluğun büyük biçimleridir.
- To love and to be loved, these are the biggest forms of happiness.
Tom uzun süredir Mary'yi sevmektedir.
- Tom has loved Mary for a long time.
Bunun için özür dilerim.
- I apologize for this.
Bunun için onu ne kadar övsek azdır.
- We cannot praise him highly enough for this.
Sana olan aşkım sana her şeyi söylememe izin vermeyecek. Bazı şeyler söylenmemiş olarak bırakılsa iyi olur.
- My love for you won't let me tell you everything. Some things are better left unsaid.
Ben nezaketin için sana çok minnettarım.
- I am much obliged to you for your kindness.
İyiliğiniz için size minnettarım.
- I am grateful to you for your kindness.
Yardımınız için size çok minnettarım.
- I'm very grateful to you for your help.
Bunu senin için yapıyorum.
- I'm doing it for you.
Patates cipsi senin için iyi değildir.
- Potato chips are not good for you.
Herkesin, hiçbir fark gözetilmeksizin, eşit iş karşılığında eşit ücrete hakkı vardır.
- Everyone, without any discrimination, has the right to equal pay for equal work.
Çalışmalarınızda size yardım karşılığında, ben sizden küçük bir iyilik rica ediyorum.
- In return for helping you with your studies, I'd like to ask a small favor of you.
O, iki yanlış başlama yüzünden yarıştan diskalifiye edildi.
- She was disqualified from the race for two false starts.
Onu, hataları yüzünden daha az sevmiyorum.
- I do not love him the less for his faults.
O, cinayet nedeniyle hapse gönderildi.
- He was sent to jail for murder.
Sağlık sorunları nedeniyle okulu bıraktı.
- She quit school for health reasons.
Sağlık zenginliğin üstündedir, zira zenginlik bize sağlık kadar çok mutluluk vermiyor.
- Health is above wealth, for this does not give us so much happiness as that.
Beni affedin, zira ben günah işledim.
- Forgive me, for I have sinned.
Derin ve saygılı huşuyla şamdanı önceki yerine koydum.
- With deep and reverent awe I replaced the candelabrum in its former position.
Tom uzaktayken onun yerine kim çalışacak?
- Who will fill in for Tom when he is away?
Yaşlı insanlar, uğruna yaşayacak bir şeye ihtiyaç duyar.
- Old people need something to live for.
Sigarayı bırakmak kolay değildir, fakat sağlığının uğruna bırakmalısın.
- To give up smoking is not easy, but you should for the sake of your health.
Onun için bir gömlek satın aldı.
- She bought a shirt for him.
Her kim geç kalkarsa, onun için, yeterli ekmek olmayabilir.
- One who wakes up late, for him, there may not be enough bread.
Bu benim için çok zordu.
- It's too hard for me.
Bu benim için çok zordu.
- This is too difficult for me.
Herkesin, hiçbir fark gözetilmeksizin, eşit iş karşılığında eşit ücrete hakkı vardır.
- Everyone, without any discrimination, has the right to equal pay for equal work.
Biriyle ilk defa karşılaştığında,konuşmayı hafif sürdür.
- When meeting a person for the first time, keep the conversation light.
Bu oda uyumak için uygun değil.
- This room is not suitable for sleeping.
Bu gemi okyanus yolculuğu için uygun değil.
- This ship is not fit for an ocean voyage.
O, onun adına konuştu.
- She spoke up for him.
O evsizler adına konuştu.
- She spoke for the homeless.
Bütün servetine rağmen o mutlu değildir.
- For all his riches he is not happy.
Çin halkının yaşamı şimdi gittikçe iyileşmesine rağmen, gelişme için hâlâ bir neden vardır.
- Although the life of Chinese people is getting better and better now, there is still room for improvement.
Onun kız yeğeni çekici ve yaşına göre olgundur.
- His niece is attractive and mature for her age.
Acemi bir muhabir olarak görevini iyi yapıyorsun.
- You are doing well for a cub reporter.
Dikkatsizliği sebebiyle kendinden utanıyordu.
- She was ashamed of herself for her carelessness.
Sonuçta, o şiddet suçu sebebiyle beş yıl hapis yatmıştı.
- Eventually, he was sentenced to five years in prison for the violent crime.
What did he ask you for?.
UK He looks better for having lost weight.
My nephew was excused because of his youth.
- Because my nephew was still young, he was forgiven.
Because of these trees, he can't see the forest.
- He can't see the forest for the trees.
All I want is for you to be happy. (=All I want is that you be happy.).
He was headed for the door when he remembered.
I will stand in for him.
He lost his job, for he got into trouble.
She won't leave the room, because she doesn't want to catch another cold.
- She doesn't dare leave the room for fear she should catch cold.
He was nervous because he was leaving for the United States the next morning.
- He was nervous because he was leaving for America the next morning.
I'm looking for my friend.
Mr. Joseph Blenkinshaw was perhaps not worth quite so much as was reported; but for all that he was a very wealthy man.
run for it.
The teacher said: Above all, what is necessary for success is perseverance.
- The teacher said: What is necessary for success, above all, is perseverance.
You are the very person I have been looking for.
- You're the very person I've been looking for.