Sporu rekabet için değil zevk için yapıyorum.
- I like to play sport for fun not for competition.
Bu gemi okyanus yolculuğu için uygun değil.
- This ship is not fit for an ocean voyage.
Biz binayı satmak zorunda kaldık çünkü onu zararda işlettik.
- We had to sell the building because for years we operated it in the red.
Jim kızgın çünkü sinema randevusu gerçekleşmedi ve yağmurda onu bekleyerek bir saat geçirdi.
- Jim's angry because his date for the movie stood him up and he wasted an hour waiting for her in the rain.
Biz, onun bu iş için doğru adam olduğunu keşfettik.
- We've found him to be the right man for the job.
Eğer yapmadığım bir şey için ailem beni cezalandırdıysa , onlara doğruları söylerdim ve benim masumiyetle ilgili onları ikna etmeye çalışırdım.
- If my parents punished me for something I didn't do, I would tell them the truth and try to convince them of my innocence.
Lütfen geç geldiğimden dolayı beni affet.
- Please pardon me for coming late.
Okula yakın yaşadığımdan dolayı,öğle yemeği için eve geliyorum.
- Because I live near the school, I come home for lunch.
Bu giysinin içinde tıpkı bir sporcu gibi görünüyorum fakat gerçek şu ki hiç spor yapmam.
- I look for all the world like an athlete in this outfit, but the truth is I don't do any sports at all.
İki saat süresince karın içinde otobüsü bekledim.
- I waited for the bus in the snow as long as two hours.
Bu yer yüzmek için elverişli.
- The place is convenient for swimming.
Biz yoğun trafikten kaçınmak amacıyla, Noel için evde kaldık.
- We stayed home for Christmas, so as to avoid heavy traffic.
O, resim eğitimi amacıyla Paris'e gitmeye karar verdi.
- He decided to go to Paris for the purpose of studying painting.
Senin için onun yoluna gireceğini umuyorum, Tom.
- I hope it works out for you, Tom.
Bir aydan kısa bir süredir Çin'de bulunuyorum.
- I've been in China for less than a month.
Bu paketleri kısa bir süreliğine bırakmak istiyorum.
- I want to leave these packages for a while.
Birlik, düşmanın saldırılarına karşı cesurca direndi.
- The force held out bravely against their enemy's attacks.
Dirsek kol ve önkol arasında eklemdir.
- The elbow is the joint between the arm and forearm.
Su olmasaydı, dünyada hayat olmazdı.
- If it were not for water, there would be no life on the earth.
Tüm dünyada insanlar barış için endişeli.
- People all over the world are anxious for peace.
Acemi bir muhabir olarak görevini iyi yapıyorsun.
- You are doing well for a cub reporter.
İzlandaca bir cümlenin İngilizce bir çevirisi varsa ve İngilizce cümlenin Svahilice bir çevirisi varsa, daha sonra bu, dolaylı olarak İzlandaca cümle için Svahilice bir çeviri sağlayacaktır.
- If an Icelandic sentence has a translation in English, and the English sentence has a translation in Swahili, then indirectly, this will provide a Swahili translation for the Icelandic sentence.
Randevuya zamanında yetişeyim diye taksiye bindim.
- I took a taxi so that I would be in time for the appointment.
Kilo alacağı korkusuyla diyet yapıyor.
- She is on a diet for fear that she will put on weight.
Tom Mary ile çalışmaya başladığından beri üç yıl oldu.
- It's been three years since Tom started working for Mary.
Tom'un alnında Mary onu son gördüğünden beri yeni bir yara vardı.
- Tom had a new scar on his forehead since the last time Mary had seen him.
Tom uzun süredir Mary'yi sevmektedir.
- Tom has loved Mary for a long time.
Sevmek ve sevilmek, bunlar mutluluğun büyük biçimleridir.
- To love and to be loved, these are the biggest forms of happiness.
Bunun için iyi bir neden vardı.
- There was a good reason for this.
Bunun için özür dilerim.
- I apologize for this.
Yardımın için sana çok fazla teşekkür edemeyiz.
- We cannot thank you too much for your help.
Ben nezaketin için sana çok minnettarım.
- I am much obliged to you for your kindness.
Yardımınız için size çok minnettarım.
- I'm very grateful to you for your help.
İyiliğiniz için size minnettarım.
- I am grateful to you for your kindness.
Patates cipsi senin için iyi değildir.
- Potato chips are not good for you.
Bunu senin için yapıyorum.
- I'm doing it for you.
Herkesin, hiçbir fark gözetilmeksizin, eşit iş karşılığında eşit ücrete hakkı vardır.
- Everyone, without any discrimination, has the right to equal pay for equal work.
Onun nezaketinin karşılığında ona bir hediye verdim.
- I gave her a present in return for her kindness.
Onu, hataları yüzünden daha az sevmiyorum.
- I do not love him the less for his faults.
Yer yokluğu yüzünden bu sorunu atlamak zorunda kaldım.
- I had to leave out this problem for lack of space.
Aramızda kalsın, o rüşvet nedeniyle görevden alındı .
- Between ourselves, he was dismissed for bribery.
Ben, bir trafik sıkışıklığı nedeniyle toplantıya geç kaldım.
- I was late for the meeting because of a traffic jam.
Sağlık zenginliğin üstündedir, zira birincisi ikincisinden daha önemlidir.
- Health is above wealth, for the former is more important than the latter.
Beni affedin, zira ben günah işledim.
- Forgive me, for I have sinned.
Derin ve saygılı huşuyla şamdanı önceki yerine koydum.
- With deep and reverent awe I replaced the candelabrum in its former position.
ABD'de, insanların nakit ödeme yerine bir çek yazmaları yaygındır.
- In the U.S., it is common for people to write a check instead of paying cash.
Yaşlı insanlar, uğruna yaşayacak bir şeye ihtiyaç duyar.
- Old people need something to live for.
Onun şimdi uğruna yaşamak için hiçbir şeyi yok.
- Now he has nothing to live for.
Onun için bir gömlek satın aldı.
- She bought a shirt for him.
Bay White onun için mahkemeye çıktı.
- Mr White appeared for him in court.
Bu benim için çok zordu.
- This is too difficult for me.
Bu benim için çok zordu.
- It's too hard for me.
Mağdur kimselerin yiyecek ve giyecek ihtiyaçlarını karşılamalıyız.
- We must provide food and clothes for the victims.
Beni istasyonda karşılamayı unutma.
- Do not forget to meet me at the station.
Onun görev için uygunluğundan hiç kimsenin kuşkusu yok.
- No one doubts her fitness for the post.
Bu oda uyumak için uygun değil.
- This room is not suitable for sleeping.
Tom adına çok mutluyum.
- I'm very happy for Tom.
O, onun adına konuştu.
- She spoke up for him.
Bütün servetine rağmen hâlâ mutsuzdu.
- For all his wealth, he was still unhappy.
Tüm hatalarına rağmen, o iyi bir adam.
- For all his faults, he is a good fellow.
Acemi bir muhabir olarak görevini iyi yapıyorsun.
- You are doing well for a cub reporter.
Onun kız yeğeni çekici ve yaşına göre olgundur.
- His niece is attractive and mature for her age.
Sonuçta, o şiddet suçu sebebiyle beş yıl hapis yatmıştı.
- Eventually, he was sentenced to five years in prison for the violent crime.
Dikkatsizliği sebebiyle kendinden utanıyordu.
- She was ashamed of herself for her carelessness.
What did he ask you for?.
UK He looks better for having lost weight.
Because of these trees, he can't see the forest.
- He can't see the forest for the trees.
My nephew was excused because of his youth.
- Because my nephew was still young, he was forgiven.
All I want is for you to be happy. (=All I want is that you be happy.).
He was headed for the door when he remembered.
I will stand in for him.
He lost his job, for he got into trouble.
He was nervous because he was leaving for the United States the next morning.
- He was nervous because he was leaving for America the next morning.
Some learned writers have compared a Scorpion to an Epigram, because as the sting of the Scorpion lies in the tail, so the force and virtue of an epigram is in the conclusion.
- Some learned writers have compared a Scorpion to an Epigram, because as the sting of the Scorpion lyeth in the tayl, so the force and virtue of an epigram is in the conclusion.
I'm looking for my friend.
Mr. Joseph Blenkinshaw was perhaps not worth quite so much as was reported; but for all that he was a very wealthy man.
run for it.
The teacher said: Above all, what is necessary for success is perseverance.
- The teacher said: What is necessary for success, above all, is perseverance.
You are the very person I have been looking for.
- You're the very person I've been looking for.