Sami erkek kardeşinin adımlarını izledi.
- Sami followed in his brother's footsteps.
Adımları duyar duymaz onun kim olduğunu biliyordum.
- The moment I heard the footsteps, I knew who it was.
O, babasının ayak izlerini takip etti.
- He followed in his father's footsteps.
O çocuğunun ayak izlerini takip edemez.
- He cannot follow in the footsteps of his child.
Sami, babasının tıp okulundaki adımlarını takip etmeyi düşündü.
- Sami thought about following in Dad's footsteps at medical school.
Sami erkek kardeşinin adımlarını izledi.
- Sami followed in his brother's footsteps.
Kar, Mustafa'nın herhangi birinin ayak sesini duyabilmesini engelledi.
- The snow impaired Mustafa’s ability to hear anyone’s footsteps.
To walk the footsteps of greatness requires that you start at the bottom of a long stair.
The footsteps of the students echoed in the empty hall.
Mere footsteps away from the victim lay the murder weapon.
... ( footsteps ) ...