İstasyona kolayca yürüyebilirken bir taksiye binmek aptalca.
- It's foolish taking a taxi when you can easily walk to the station.
Onlar anlaşmanın aptalca olduğunu söyledi.
- They said the deal was foolish.
Hava yumuşak ve toprak nemli.
- The air is soft, the soil moist.
Tadashi yumuşak bir sese sahip.
- Tadashi has a soft voice.
O Tom'un ahmaklığıydı.
- That was foolish of Tom.
Tom ahmakça bir şey yapmış.
- Tom has done something foolish.
Onlar birbirlerini aptal göstermeye çalıştılar.
- They tried to make each other look foolish.
Yaşam bir kutu kibrit gibidir. Dikkatli davranırsan aptallıktır. Dikkatli davranmazsan tehlikelidir.
- Life is as a box of matches. Treating it cautiously is foolish, not treating it cautiously is dangerous.
Ona inanacak kadar akılsızdım.
- I was foolish enough to believe him.
Yeniden ödeyerek saçmalık etti.
- It is foolish of him to pay for it again.
Nasıl böyle saçma bir hata yapabilirsin?
- How could you make such a foolish mistake?
Tom ahmakça bir şey yapmış.
- Tom has done something foolish.
O, ona inanacak kadar budala mı?
- Is he so foolish as to believe that?
O yumuşaklık hissi veriyor.
- It is soft to the touch.
As I wrote at the time, Terry is the epitome of a 'twp Taffy' and many would argue that this is the only kind of Welsh representation regularly available.