Brown ve arkadaşları kaçmak zorunda bırakıldılar.
- Brown and his friends were forced to flee.
Sanırım, bu yüzden kaçarım.
- I think, therefore I flee.
Yirmi atmaca bir baykuşun önünde kaçtı.
- Twenty sparrowhawks flee before an owl.
Etherical products flee once freely exposed to air.