Tom kusursuz Rusça konuşur.
- Tom speaks flawless Russian.
Kusursuz hassasiyet, ölçümde gereklidir.
- Flawless precision is required in the measurements.
Tom mükemmel Japonca konuşur.
- Tom speaks flawless Japanese.
Hepimizin kusurları var.
- We all have our flaws.
Benim tekniğim kusursuzdur.
- My technique is without flaw.
Tasarım hatası olduğunu mu ima ediyorsun?
- Are you suggesting it's a design flaw?
Bu planın hatası yok.
- This plan has no flaws.
The pianist's performance this evening was flawless.