Bu mobilya parçası oturma odası için uygun değil.
- That piece of furniture is not fitting for the living room.
Tom'un uygun olma sorunu var.
- Tom has trouble fitting in.
Tom uymak için elinden geleni yapıyor.
- Tom is doing his best to fit in.
Tom bir iş adamı olmak için uygundur.
- Tom is fitted to become a businessman.
Onun görev için uygunluğundan hiç kimsenin kuşkusu yok.
- No one doubts her fitness for the post.
Elbise deneme odası şimdi kullanılıyor.
- The fitting room is being used now.
Oradaki elbise deneme odası boş.
- The fitting room over there is unoccupied.
Onu denemek istiyorum. Deneme kabini nerede?
- I would like to try it. Where is the fitting room?
Deneme kabini şimdi kullanılıyor.
- The fitting room is being used now.
Gerçek onun iş için uygun olmadığıdır.
- The truth is that he was not fit for the job.
Yalnızca onun iş için uygun olmadığını bulmak için çok çabalıyordu.
- He tried hard only to find that he was not fit for the job.
Bir keresinde yedi kişi benim arabama oturmayı başardı.
- I once managed to fit seven people in my car.
Oturma odasına uymadığı için masayı hediye olarak verdim.
- I gave away the table because it does not fit in the living room.
O bir öğretmen olmak için uygun değil.
- He's not fit to be a teacher.
Sadece bu ayakkabıların uyduğundan emin olmak istiyorum.
- I just want to make sure these shoes fit.
Tom sağlıklı ve formda.
- Tom is healthy and fit.
Yoga stresle mücadeleye ve formda ve sağlıklı kalmaya yardımcı olabilir.
- Yoga can help you fight stress and stay fit and healthy.
Dün yeşil bir kanepe aldım, ama kapıdan sığdıramadım, bu yüzden geri iade etmek zorunda kaldım.
- I bought a green couch yesterday, but I couldn't fit it through the door, so I had to return it.
Şaşırmış bir şekilde Nasıl olur da cebinin içine çantayı sığdırdın?! diye sordu kadın.
- How did you fit a briefcase into your pocket?! the woman asked, stunned.
Ben Tom'un beni onun dar programına uydurmasını umarım.
- I hope Tom can fit me into his tight schedule.
Tom bulmaca parçalarını birbirine geçirmek için zorlamaya çalıştı.
- Tom tried to force the puzzle pieces to fit together.
Sen yaşına bakılmaksızın bir fiziksel uygunluk testi için başvuruda bulunabilirsin.
- You can apply for a physical fitness test regardless of your age.
Bu ayakkabılar ayaklarıma uymaz.
- These shoes don't fit my feet.
Onun giysileri uymadı.
- His clothes did not fit well.
Onu bir öfke nöbetinde öldürdüm. Planlanmış değildi.
- I killed him in a fit of rage - it wasn't premeditated.
O, öfke nöbetlerine eğilimlidir.
- He is subject to fits of anger.
Krallara layık bir şölen!
- A feast like this is fit for a king!
Formda kalmak zorundasın.
- You have to keep fit.
Her sabah koşarak formda kalıyorum.
- I keep fit by jogging every morning.
Böyle bir şölen krallara yakışır!
- A feast like this is fit for a king!
This job fits you - Bu iş sana uygun.
Soyunma odası şimdi kullanılıyor.
- The fitting room is being used now.
Her close-fitting clothes showed off her assets.
I think the girl working in the office is fit.
Dr. Percy has written a long ballad in many fits.
I want to fit the drapes to the design of the room.
She had a fit and had thrown all of his clothes out of the window.
The Wonder Bread advertising research results showed the “White Picket Fence” commercial had strong fit ratings.
The speaker should be certain that his subject fits the occasion.
John is very tall. He stands about seven feet.
- John çok uzun boylu. O, yaklaşık yedi fit duruyor.
They had to climb a wall six feet high.
- Onlar, altı fit yüksekliğinde bir duvara tırmanmak zorunda kaldı.
After months of fighting, Tom and Mary decided to call it quits.
- Aylarca süren kavgadan sonra Tom ve Mary fit olmaya karar verdi.
After their quarrel, she called it quits.
- Tartışmalarından sonra, o fit oldu.
... here in Silicon Valley, is a very fitting one ...