Subrahmanyan Chandrasekhar yirminci yüzyılın önde gelen astrofizikçilerinden biriydi.
- Subrahmanyan Chandrasekhar was one of the foremost astrophysicists of the twentieth century.
Mary ülkenin Suriye'deki çatışma konusundaki en önde gelen uzmanıdır.
- Mary is the country's foremost expert on the conflict in Syria.
Kalp cerrahisinde en önde gelen otoritedir.
- He is the foremost authority on heart surgery.
Mary ülkenin Suriye'deki çatışma konusundaki en önde gelen uzmanıdır.
- Mary is the country's foremost expert on the conflict in Syria.
Müşteri hizmetleri bizim en önemli önceliğimizden biridir.
- Customer service is one of our foremost priorities.
Birincisi ve en önemlisi, neden burada olduğunu anlaman gerekiyor.
- First and foremost, you need to figure out why you're here.
Tom birinci sıraya yükseldi.
- Tom moved up to first place.