Köşe başında postahane vardı.
- There used to be a post office on the corner.
Odanın bu köşesinde bir sera kurmak isterim.
- In this corner of the room I'd like to put a house-plant.
O köşede bir kamu telefonu var.
- There is a public telephone on that corner.
Tom köşedeki küçük yerin yemek yemek için iyi bir yer olabileceğini düşündü.
- Tom thought the little place on the corner might be a good place to eat.
Kurt sessizce ormana kaymadan önce dikkatle köşeye baktı.
- The wolf peered around the corner before slipping silently into the woods.
Tom bir grup isyancı tarafından köşeye sıkıştırıldı.
- Tom was cornered by a group of rebels.
Köşede 24 saat açık olan küçük bir dükkan var.
- There's a small shop on the corner that is open 24 hours a day.
Ben köşeyi döndüm ve yeni açılmış bir restoranı gördüm.
- I turned the corner and caught sight of a newly opened restaurant.
There are runners on the corners with just one out.