Tom bütün sabahı yakacak odun istifleyerek geçirdi.
- Tom spent all morning stacking firewood.
Tom kışı geçirmek için yeterli yakacak odunu olup olmadığını merak etti.
- Tom wondered if he had enough firewood to make it through the winter.
Sanırım biraz daha odun yarmamın zamanıdır.
- I think it's time for me to split some more firewood.
Tom bütün sabahı yakacak odun istifleyerek geçirdi.
- Tom spent all morning stacking firewood.
O ahşaptan mı yoksa metalden mi yapılmıştır?
- Is it made of wood or metal?
Bu masa ahşaptan yapılmıştır.
- This desk is made of wood.
Tom tüm öğleden sonra odun yardıktan sonra yorgun hissetti.
- Tom felt exhausted after chopping wood all afternoon.
Ateş sönüyor; biraz odun ilave eder misin?
- The fire is going out; will you add some wood?
Bu masa tahtadan yapılmıştır.
- This table is made from wood.
Bu tahta bir masadır.
- This is a wooden table.
O ağaçlığın perili olduğunu söylüyorlar.
- They say that the wood is haunted.
Bu masa ağaçtan yapılmıştır.
- This table is made out of wood.
Bu tabure, deri ve tahtadan yapılmıştır.
- This stool is made up of leather and wood.
Ray, metal ya da tahtadan yapılmış ince ve uzun bir şeydir. Örneğin, trenler ray üzerinde gider, bu yüzden ona demir yolu treni diyoruz.
- A rail is a piece of metal or wood which is long and thin. For example, a train runs on rails, which is why we call it a railway train.
Koru yakıldı, alevler yükseldi, ve kısa sürede bayan Askew ve arkadaş şehitleriyle ilgili geriye kalan bütün şey dökülen bir küller yığınıydı.
- The wood was kindled, the flames arose, and a mouldering heap of ashes was soon all that remained of Mrs Askew and her fellow martyrs.
Tom yosunlu, çürümüş keresteleri temizledi.
- Tom cleared away the mossy, rotten wood.
O, bir kitaplık yapabilmesi için biraz kereste satın alıyor.
- He is buying some wood so that he can make a bookcase.
Parkın her yanı ağaçlık.
- The park is well wooded.
After many days of hard work, we finally had enough firewood for the winter.