Select Keyboard: Türkçe ▾ X
| ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|
|
Kız kardeşim kadar uzunsun.
- You are as tall as my sister.
Sen benden daha uzunsun.
- You're taller than me.
O kendini daha uzun göstermek için yüksek topuklu ayakkabılar giyiyor.
- She wears high heels to make herself look taller.
Fuji Dağı Japonya'nın en yüksek dağıdır.
- Mt. Fuji is Japan's tallest mountain.
Bu bina ne kadar yüksekliktedir?
- How tall is this building?
Bu dağ 3000 metre yüksekliktedir.
- This mountain is 3000 meters tall.
Ağaç o kadar yüksekti ki bahçe duvarının üzerinde yükseldi.
- The tree was so tall that it towered over the garden wall.
On yedi yaşında bir delikanlı genelde babası boyundadır.
- A boy of seventeen is often as tall as his father.
Ben beş fit, iki inç boyundayım.
- I am five feet, two inches tall.
Uzun boylu adam, yakasına pembe bir karanfil takmıştı.
- The tall man wore a pink carnation in his lapel.
O, babasından daha uzun boyludur.
- He is taller than his father.
Böyle abartılı bir hikayeye inanmamı bekleme!
- Don't expect me to believe such a tall story.