Bir dörtlü, bir üçlüden bir üye daha fazladır.
- A quartet has one more member than a trio.
O harcadığından daha fazla para kazanıyor.
- She earns more than she spends.
O harcadığından daha fazla para kazanıyor.
- She earns more than she spends.
Ben senden daha güzelim.
- I am more beautiful than you.
Zaman başka herhangi bir şeyden daha değerlidir.
- Time is more precious than anything else.
İnekler bu ülkede başka bir hayvandan daha faydalıdır.
- Cows are more useful than any other animal in this country.
Ateistlerin tüm dindar ve sosyalistlerden daha merhametli olduğunu biliyorum.
- I know atheists that have more humanity than all these religious and these socialists.
Kanada civarında bir yerde birkaç dönüm karla ilgili iki ulusun savaşta olduğunu ve bu güzel savaşa tüm Kanada'nın değdiğinden daha çok para harcadıklarını bilirsiniz.
- You know that two nations are at war about a few acres of snow somewhere around Canada, and that they are spending on this beautiful war more than the whole of Canada is worth.
Daha fazla insanın yaptıkları şeylerden daha ziyade söyledikleri şeylerden başı belaya girer.
- More people get into trouble for things they say rather than for what they do.
Yarasa, bir kuş olmaktan ziyâde, bir sıçandır.
- A bat is no more a bird than a rat is.
Seni ondan daha çok seviyorum.
- I love you more than him.
Alçak gönüllülük çoğunlukla kibirden daha çok yükseltir.
- Humility often gains more than pride.
Benim için yapabileceğin daha fazla bir şey yok.
- There's nothing more you can do for me.
Size söyleyebileceğim daha fazla bir şey yok.
- There's nothing more I can tell you.