Definition von fikri im Türkisch Englisch wörterbuch
- intellectual
- (isim) Mental
- mental, intellectual
- fikir
- idea
Colorless green ideas sleep furiously.
- Renksiz yeşil fikirler öfkeli bir şekilde uyur.
A good idea came across my mind.
- Aklıma iyi bir fikir geldi.
- fikri hak
- (Politika, Siyaset) intellectual property
- fikri haklar
- intellectual property rights
- fikri mülkiyet hakkı
- (Kanun) intellectual property right
- fikri olmak
- have an idea
- fikri olmamak
- have no idea
- fikri sabit
- idée fixe
- fikri ve sınai haklar
- (Ticaret) intellectual property rights
- fikri mülkiyet
- Intellectual property
- fikri ve sınai mülkiyet haklarının korunması
- (Ticaret) protection of intellectual and industrial property rights
- fikri mülkiyet lisansı
- (Ticaret) ip licence
- fikri olmayan
- unideaed
- fikri ve sınai mülkiyet
- (Hukuk) intellectual and industrial property
- fikri ve sınai mülkiyet hakları
- (Hukuk) intellectual and industrial property rights
- fikir
- notion
- fikir
- suggestion
May I make a suggestion?
- Fikir verebilir miyim?
My friend put forward a good suggestion.
- Arkadaşım iyi bir fikir ileri sürdü.
- fikir
- concept
- fikir
- take
What's your take on that? - O konuda senin fikrin nedir?.
I'm not sure if George will take to this idea.
- George'un bu fikirden hoşlanıp hoşlanmayacağından emin değilim.
Tom thought it was a good idea to take advantage of the opportunity that Mary had given him.
- Tom Mary'nin ona verdiği fırsattan yararlanmanın iyi bir fikir olduğunu düşündü.
- fikir
- observation
- fikir
- view
Their views vary on the subject.
- Konudaki fikirleri değişik.
- fikir
- {i} advice
Tom should ask Mary for advice.
- Tom Mary'ye fikir sormalıdır.
- fikir
- belief
- fikir
- attitude
- fikir
- inspiration
- fikir
- design
Using muddy colors for this design is not a good idea.
- Bu tasarım için bulanık renkler kullanmak iyi bir fikir değil.
- fikir
- sense
- fikir
- voice
- fikir
- mind
A good idea came into my mind.
- Aklıma iyi bir fikir geldi.
Tom always tries to keep an open mind.
- Tom, her zaman açık fikirli olmaya çalışıyor.
- desteklemek (görüşü/fikri)
- sympathize with
- fikir
- submission
- fikir
- conviction
- fikir
- estimate
- fikir
- denunciation
- fikir
- think-so
- fikir
- doxie
- fikir
- conceive
- fikir
- reflexion
- fikir
- assessment
- fikir
- wit
- fikir
- think
- reklam fikri
- (Reklam) concept
- fikir
- conception
Don't forget that wrong conceptions lead to wrong conclusions.
- Yanlış fikirlerin yanlış sonuçlara götürdüğünü unutma.
- fikir
- opinion
There is a wide gap in the opinions between the two students.
- İki öğrenci arasında fikirlerde büyük bir uçurum vardır.
What a ridiculous opinion that is!
- O ne saçma bir fikir!
- fikir
- sentiment
- fikir
- {i} counsel
- fikir
- ideo
- fikir
- thought
- fikir
- {i} impression
- fikir
- verdict
- fikir
- thinking
Those ideas are alien to our way of thinking.
- Bu fikirler düşünme tarzımıza yabancı.
I had been thinking about our new project for two weeks, but I couldn't come up with a good idea.
- Ben iki haftadır yeni projemiz hakkında düşünüyorum. Fakat iyi bir fikir sunamadım.
- fikir
- position
- fikir
- sentiments
- fikir
- wits
Tom was scared out of his wits.
- Tom onun fikirlerinden korkuyordu.
- Dünya Fikri Mülkiyet Örgütü
- (Hukuk) World Intellectual Property Organization
- dervişin fikri ne ise, zikri de odur
- (Atasözü) What a person has on his mind comes out in his conversation
- en ufak bir fikri olmamak
- not to have the faintest/foggiest idea
- en ufak bir fikri olmamak
- not to have the faintest idea
- fikir
- estimation
- fikir
- conceit
- fikir
- hint
- fikir
- thought, idea, opinion; advice, counsel
- fikir
- cogitation
- fikir
- doxy
- fikir
- idolum
- hiçbir fikri olmamak
- not to have a clue