Tezgahtar kız hediyeyi benim için sardı.
- The salesgirl wrapped the gift for me.
Dükkânda güzel bir tezgahtar bana hizmet etti.
- A beautiful salesgirl waited on me in the shop.
Tom bir şey için tezgahtara ödeme yapıyor.
- Tom is paying the saleslady for something.
Tom tezgahtarla Fransızca konuşmaya çalıştı.
- Tom tried to speak French to the saleslady.