Çocuklar eve gelmediği zaman huzursuz hissetti.
- She felt uneasy when the children did not come home.
Göğsümde tatsız bir daralma hissettim.
- I felt an uncomfortable tightness in my chest.
Mary yatağın kenarına oturdu ve onun uyuduğunu hissedene kadar Tom'a hikaye anlattı.
- Mary sat on the edge of the bed and told Tom a story until he felt asleep.
It were a delicate stratagem to shoe A troop of horse with felt.