Türkisch - Englisch
Definition von felsefe im Türkisch Englisch wörterbuch
- {i} philosophy
My elder brother is an authority on philosophy.
-Ağabeyim felsefesi üzerine bir otoritedir.
Modern philosophy has its beginnings in the 19th century.
-Modern felsefe 19. yüzyılda başlamıştır.
- thought
- philosophizing
- felsefe doktoru
- Doctor of Philosophy
- felsefe araştırması
- philosophical investigation
- felsefe bölümü
- philosophy department
- felsefe dizgesi
- philosophical system
- felsefe doktrinleri
- philosophy doctrines
- felsefe edinmek
- adopt as a point of view
- felsefe edinmek
- adopt a philosophy
- felsefe edinmek
- adopt as a principle
- felsefe edinmek
- espouse a philosophy
- felsefe edinmek
- embrace a philosophy
- felsefe edinmek
- take as a fundamental belief
- felsefe ekolleri
- (Eğitim) philosophical schools
- felsefe ekolü
- school of philosophy
- felsefe ile uğraşmak
- philosophize
- felsefe kitabı
- philosophy book
- felsefe klübü
- philosophy club
- felsefe korkusu
- (Pisikoloji, Ruhbilim) philosophobia
- felsefe kulübü
- philosophy club
- felsefe metinleri
- (Eğitim) philosophical texts
- felsefe taşı
- philosopher's stone
- felsefe ve bilim
- philosophy and science
- felsefe ve din
- philosophy and religion
- felsefe ve sosyal bilimler
- philosophy and social science
- felsefe yapmak
- to philosophize
- Plato'nun kurduğu felsefe okulu
- Academy
- dogmatik felsefe
- dogmatic philosophy
- dogmatik felsefe
- dogmatism
- güncel felsefe konuları
- (Eğitim) current issues in philosophy
- psikoloji ve felsefe
- (Pisikoloji, Ruhbilim) psychology and philosophy
- skolastik felsefe
- scholasticism
- stoik felsefe
- stoicism
- tıbbi felsefe
- (Tıp) medical philosophy
- çözümleyici felsefe
- analytical philosophy
Relevante Übersetzungen
Türkisch - Türkisch
Definition von felsefe im Türkisch Türkisch wörterbuch
- Bir filozofun, bir felsefe okulunun, bir çağın öğretisi
- (Osmanlı Dönemi) Marifet ve hikmet sevgisi
- (Osmanlı Dönemi) Bir ilmin prensipleri
- (Osmanlı Dönemi) Tabiat, huy ve mizaç sakinliği; rahatlık. (Bak: Hikmet, Nokta-i nazar)(Hikmet-i felsefe ile hikmet-i Kur'aniy
- (Osmanlı Dönemi) Yunanca (Philosophos)dan Arapçalaşmış. Feylesofların mesleği
- (Osmanlı Dönemi) Maddeyi, hayatı ve bunların çeşitli tezâhürlerini, sebeblerini, ilk unsurları ve gaye cihetinden inceleyen fikri çalışma ve bu çalışmaların neticelerini toplayan ilim
- (Osmanlı Dönemi) İlm-i hikmet
- (Osmanlı Dönemi) Meşhur bir feylesofa göre olan hususi prensipler, nazariyeler
- (Osmanlı Dönemi) Herkesin hususi fikri. Mantık
- Bir konuda soyut düşünüş
- Varlığın ve bilginin bilimsel olarak araştırılması: "Felsefe diliyle söylersek her ozan bir fenomendir, yani olgudur."- N. Cumalı
- Bir bilimin veya bilgi alanının temelini oluşturan ilkeler bütünü
- Varlık, anlam gibi sorunların araştırılmasına yönelik düşünsel etkinlikler
- (Osmanlı Dönemi) madde ve hayatı başlangıç ve gâye bakımında inceleyen ilim. Felsefe dîne dayandığında, hakikati bulmuş, sırt çevirdiğinde de çelişkiler içerisinde kalmıştır
- Dünya görüşü: "Yargılarınızı, felsefenizi kendinize saklayıp oyununuza tek özdeyiş katmayacaksınız."- H. Taner
- Dünya görüşü
- Varlığın ve bilginin bilimsel olarak araştırılması
- Bir konuda soyut düşünüş: "Uzun felsefelerden sonra Mediha'yı benden çok sevdiğini anlatıyor."- H. E. Adıvar
- hikmet
- bügü
- felsefe taşı
- Simya ilimine göre dokunduğu her nesneyi altına dönüştüreceğine inanılan taş. Kimya bilimine göre herhangi bir maddeyi altına dönüştürmek mümkün değildir. Zira altın bir bileşik değil bir elementtir. Bu taşı elde edebilmek için birçok formül ve deneme yapılmıştır. Bu çalışmalar altın elde etmekte başarısız olmuşlardır elbette ama modern kimyanın temellerinin atılmasına vesile olmuştur
- dogmatik felsefe
- Eleştirmeciliğin ve kuşkuculuğun tersine olarak, her türlü inkâr ve kuşkunun üstünde tutulan birtakım ilkeleri benimseyen felsefe
Relevante Übersetzungen
felsefe
Silbentrennung
fel·se·feAussprache
Gemeinsame Collocations
felsefe bölümüResimler
Historie
Favoriten