Onların işi kurumuş ağaçları kesip devirmek.
- Their job is to fell the dead trees.
Fadıl, Mısırlı bir Müslüman kadına derinden aşık oldu.
- Fadil fell deeply in love with a Muslim woman from Egypt.
O derin bir uykuya daldı.
- He fell into a deep sleep.
O suya tepetaklak düştü.
- He fell head over heels into the water.
Komşunun çocuğu bir ağaçtan tepe üstü düştü.
- The boy next door fell head first from a tree.
Düştü ve sol bacağını kırdı.
- She fell down and broke her left leg.
Tom düştü ve kolunu kırdı.
- Tom fell and broke his arm.
O kaydı ve neredeyse düşecekti.
- He slipped and nearly fell.
O, merdivenden düştü.
- He fell down the stairs.
Onların işi kurumuş ağaçları kesip devirmek.
- Their job is to fell the dead trees.
Ev bir depremde çöktü.
- The house fell down in an earthquake.
Merdiven çöktü ve o düştü.
- The stairs collapsed and he fell.
Gariptir, bu sonbaharda çok sayıda pembe dizi izliyorum.
- Oddly, I've been watching a lot of telenovelas this fall.
Sonbaharda Paris'e gidiyorum.
- I'm going to Paris in the fall.
Ölü yaprakların düşüşünü izliyordu.
- She was watching the dead leaves fall.
Bir tente onun düşüşünü kırdı ve onun hayatını kurtardı.
- An awning broke his fall and saved his life.
Kötü alışkanlıklara düşmek kolaydır.
- It's easy to fall into bad habits.
Ağaç düşmek üzereydi.
- The tree was ready to fall down.
Radyo dinlerken uyuya kaldım.
- While listening to the radio, I fell asleep.
Tom direksiyonda uyuya kaldı.
- Tom fell asleep at the wheel.
Üçüncü çeyrekte satışlar azaldı.
- Sales fell off in the third quarter.
Üzerinde çalıştığım anlaşma suya düştü.
- The deal I was working on fell through.
Bizim planlar son dakikada suya düştü.
- Our plans fell through at the last minute.
Saçınız dökülmeye başlayacaktır.
- Your hair will start to fall out.
Hans Berlin duvarının yıkılmasını hatırlayacak kadar yaşlıyım dedi.
- I'm old enough to remember the fall of the Berlin wall, said Hans.
Eğer onu kolundan yakalamasaydı, göletin içine düşmüş olacaktı.
- She would have fallen into the pond if he had not caught her by the arm.
Tüm masraflar sponsora düşecektir.
- All the expenses will fall on the sponsor.
Kilise katılımı düştü.
- Church participation has fallen.
Sami o kategorideki insanlar arasında yer alır.
- Sami falls into that category of people.
Tom nöbette uykuya dalmakla suçlandı.
- Tom was accused of falling asleep on guard duty.
Uykuya dalmak elimde değildi.
- I couldn't help falling asleep.
İpi sıkıca tuttum böylece düşmedim.
- I held on to the rope tightly so I wouldn't fall.
Yapraklar ekimde düşmeye başlar.
- Leaves begin to fall in October.
İmparatorluğun çöküşü kaçınılmazdı.
- The fall of the empire was inevitable.
Soğuk savaş, SSCB'nin çöküşü ile birlikte sona erdi.
- The cold war ended along with the fall of the USSR.
Orman sonbaharda çok güzeldir.
- The forest is very beautiful in the fall.
Tom tanıştığı her güzel kıza aşık olur.
- Tom falls in love with every beautiful girl he meets.
Bay Jones ders esnasında uyuduğum için beni azarladı.
- Mr. Jones reprimanded me for falling asleep during class.
Anadili olarak konuşan kişi sayısı 10'dan aza düştüğünde bir dil ölü olarak kabul edilir.
- A language is considered dead when the number of native speakers falls to less than 10.
Neredeyse tüm yapraklar döküldü.
- Almost all the leaves have fallen.
Kaldırım dökülen yapraklarla kaplıydı.
- The sidewalk was covered with fallen leaves.
O tekrar hastalanmaktan korkuyor.
- She is afraid of falling ill again.
Orada harika bir şelale gördüm.
- I saw a wonderful fall there.
Bu kulübe çökme tehlikesinde.
- This hut is in danger of falling down.
Sen güçlü iyi bir arkadaşsın.
- You're a mighty good feller.
O zeki küçük bir arkadaştır.
- He's a smart little feller.
To fell seam allowances, catch the lining underneath before emerging 1/4 (6mm) ahead, and 1/8 (3mm) to 1/4 (6mm) into the seam allowance.
This is a monument to all those who fell in the First World War.
And so it falls to me to make this important decision.
Rome fell to the Goths in 410 AD.
Thrown from a cliff, the stone fell 100 feet before hitting the ground.
He set up his rival to take the fall.
Our senator fell into disrepute because of the banking scandal.
the fall of Rome.
Ghoaſt . / To morrow in the battaile thinke on me, / And fall thy edgeleſſe ſword, diſpaire and die.
She has fallen ill.
Ioues dreaded thunder light / Does scorch not halfe so sore, nor damned ghoste / In flaming Phlegeton does not so felly roste.
they might be hanging about there or simply marauders ready to decamp with whatever boodle they could in one fell swoop at a moment's notice, your money or your life, leaving you there to point a moral, gagged and garrotted.
The coach said, We were doing well for a while, but they got tired and then the wheels fell off..
... of think back on the situations when I got them. Like, when -- when I fell in love with ...
... how can you be born if your teenage mother just fell in love with you? Or for that ...