Tom'a her şeyin yolunda olduğunu söyle.
- Tell Tom that everything's fine.
Onlar Pandora'nın kutusunu açana kadar her şey yolunda.
- Everything is fine until they open Pandora's box.
Sağlıklı bir merak, aslında güzel bir şeydir.
- A healthy curiosity is truly a fine thing.
Güzel sağlıklı bir bebek doğurdu.
- She gave birth to a fine healthy baby.
Bu kahveyi çok ince öğüt.
- Grind this coffee very fine.
The fruit must be finely fragmented, before it can go into the press.
- Das Obst muss fein zerstückelt werden, bevor es in die Presse kommt.