Bir şey alamayacak kadar çok uzak.
- To take something too far.
O mükemmel olmaktan uzaktır.
- He is far from perfect.
Jane'in veda konuşması bizi çok üzdü.
- Jane's farewell speech made us very sad.
Jon, Tom'dan çok daha çekicidir.
- Jon is far more attractive than Tom.
Arabayı yarışa sokma.Biz mümkün olduğu kadar onu uzağa götürteceğiz.
- Don't race the car. We want to make it go as far as possible.
Biz dinlenmeden daha uzağa gidemeyiz.
- We cannot go any farther without a rest.
Kapıdan daha öteye gitmedi.
- He went no farther than the gate.
Söz konusu sorular ekonominin çok ötesine geçiyor.
- The questions involved go far beyond economics.
İstasyona ne kadar uzakta?
- How far is it to the station?
Tom bizden uzakta olmayan kirasız küçük bir evde yaşıyordu.
- Tom was living rent-free in a small house not too far from us.
Gözden ırak olan, gönülden ırak olur.
- Far from eye far from heart.