You shouldn't read such useless books.
- Böyle faydasız kitapları okumamalısın.
Tom's new gadget is cool, but useless.
- Tom'un yeni aleti harika ama faydasız.
When it comes to chocolate, resistance is futile.
- Çikolata söz konusu olduğunda direnç faydasızdır.
His advice is of no use.
- Onun tavsiyesi faydasız.
This law will benefit the poor.
- Bu yasanın yoksullara faydası olacaktır.
The new road will benefit the people living in the hills.
- Yeni yolun tepede yaşayan insanlara faydası olacaktır.
She often takes advantage of his ignorance.
- O, sık sık onun cehaletinden faydalanır.
She took advantage of his kindness.
- O, kibarlığından faydalandı.
A wise person profits by his mistakes.
- Akıllı bir kişi hatalarından faydalanır.
Personal computers are of great use.
- Kişisel bilgisayarlar çok faydalıdırlar.
It is no use asking for her help.
- Onun yardımını istemenin faydası yok.
Smoking does much harm but no good.
- Sigara içmek çok zarar verir ama hiç fayda vermez.
To compensate for his unpleasant experiences in the hospital, Tom drank a little more than was good for him.
- Hastanedeki tatsız deneyimleri telafi etmek için, Tom onun için faydalı olandan biraz daha fazla içti.
Ill-gotten gains never benefit anyone.
- Haksız kazançların kimseye faydası olmaz.
He availed himself of the 'off-and-on' holidays to visit his native country.
- Doğduğu ülkeyi ziyaret etmek için ara sıra tatillerden faydalandı.