I'm just being pragmatic.
- Ben sadece faydacı davranıyorum.
This article analyzes both the benefits and the drawbacks of reducing military spending.
- Bu makale hem askeri harcamaları azaltmanın sakıncalarını hem de faydalarını analiz eder.
This law will benefit the poor.
- Bu yasanın yoksullara faydası olacaktır.
She took advantage of his kindness.
- O, kibarlığından faydalandı.
He saw no advantage in waiting any longer.
- Daha fazla beklemekte bir fayda görmüyordu.
A wise person profits by his mistakes.
- Akıllı bir kişi hatalarından faydalanır.
It is no use asking for her help.
- Onun yardımını istemenin faydası yok.
This book may well be useful to you.
- Bu kitap sana epey faydalı olabilir.
Smoking is not good for the health.
- Sigara içmek sağlık için faydalı değildir.
Smoking does much harm but no good.
- Sigara içmek çok zarar verir ama hiç fayda vermez.
Ill-gotten gains never benefit anyone.
- Haksız kazançların kimseye faydası olmaz.
He availed himself of the 'off-and-on' holidays to visit his native country.
- Doğduğu ülkeyi ziyaret etmek için ara sıra tatillerden faydalandı.