faydacı

listen to the pronunciation of faydacı
Türkisch - Englisch
utilitarian
pragmatist
pragmatical
pragmatic

I'm just being pragmatic. - Ben sadece faydacı davranıyorum.

fayda
benefit

Nowadays we are apt to forget the benefits of nature. - Bugünlerde doğanın faydalarını unutmaya meyilliyiz.

The new road will benefit the people living in the hills. - Yeni yolun tepede yaşayan insanlara faydası olacaktır.

fayda
advantage

She took advantage of his kindness. - O, kibarlığından faydalandı.

He saw no advantage in waiting any longer. - Daha fazla beklemenin hiçbir faydası olmadığını anladı.

fayda
profit

A wise person profits by his mistakes. - Akıllı bir kişi hatalarından faydalanır.

faydacı kimse
utilitarian
fayda
utility
fayda
{i} use

Personal computers are of great use. - Kişisel bilgisayarlar çok faydalıdırlar.

It is no use asking for her help. - Onun yardımını istemenin faydası yok.

fayda
(Latin) utilitas
fayda
good

Is eating fish good for you? - Sizin için balık yemek faydalı mı?

Smoking does much harm but no good. - Sigara içmek çok zarar verir ama hiç fayda vermez.

fayda
interest
fayda
compensation
fayda
virtue
fayda
effectuality
fayda
profitability
fayda
efficacy
fayda
serviceableness
fayda
usefulness
fayda
behoof
fayda
gain

Ill-gotten gains never benefit anyone. - Haksız kazançların kimseye faydası olmaz.

fayda
grist
fayda
(Hukuk) advantage, benefit
fayda
service
fayda
stead
fayda
avail

He availed himself of the 'off-and-on' holidays to visit his native country. - Doğduğu ülkeyi ziyaret etmek için ara sıra tatillerden faydalandı.

fayda
handiness
fayda
use, utility, value, benefit, advantage
Türkisch - Türkisch
Faydası olan, fayda sağlayan, yarar gözeten kimse
FAYDACI
Yararcı
fayda
Yarar, kâr: "Bunların faydasından geçtik, zararlarını görmeyelim."- M. Ş. Esendal
fayda
(Osmanlı Dönemi) menfaat
Fayda
(Osmanlı Dönemi) MİNVAL
fayda
Yarar, kâr
fayda
(Osmanlı Dönemi) fâide
faydacı
Favoriten