fastened; bound

listen to the pronunciation of fastened; bound
Englisch - Türkisch
merbut
tied
bağlanmak

Tek bir şirkete bağlanmak istemiyorum. - I don't want to be tied to one company.

tied
düğümlenmiş
tied
{f} bağla

Tom paketi sardı ve iplerle bağladı. - Tom wrapped the package and tied it with strings.

Anne, kızının saçına bir kurdele bağladı. - The mother tied a ribbon in her daughter's hair.

tied
{s} bağlı

Ben şu anda bağlıyım. - I'm tied up right now.

O, vahşi köpeğin bağlı tutulmasını istedi. - He demanded that the savage dog be kept tied up.

tied
{s} borç veren ülkeden satın alma şartı getiren
tied
{s} bağlanmış

Uyandığımda, kendimi bağlanmış buldum. - When I woke up, I found I had been tied up.

Kitaplar birbirine bağlanmıştı. - The books were tied up in a bundle.

Englisch - Englisch
{s} tied
fastened; bound
Favoriten